İlk göz ağrımın doğum günü kutlu olsun ( ∩ˇωˇ∩ )
<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3"Hayır, imkansız. Hayır, hayır..."
Calum titreyen elinde sıkı sıkı tuttuğu testle birlikte yere çöktü. Çökerken beli arkasındaki banyo dolabına sürtünmüş, tezgahın ucundaki diğer üç teste çarpıp kendisiyle beraber yere düşmelerine sebep olmuştu.
Boştaki elini ses çıkarmamak için sertçe ağzına bastırdı. Gözlerine dolan yaşlar yüzünden önünü göremiyordu.
Beş yıl, karnında ölen onlarca bebek, hastanelerde boşa harcanan saatler, hayal kırıklıkları.
Üç yaşındaki kızları Blayke.
Blayke Louise Irwin.
Ashton ona banyo yaptırıp üstünü giydirmiş ve uyutmak için beşiğine götürmüştü. Blayke Ashton'ın göğsünde çok çabuk uyuyakalırdı. Belki de genç adamın işi çoktan bitmişti bile.
"Cal, her şey yolunda mı bebeğim? Neredeyse bir buçuk saat oluyor."
Boğazında oluşan düğüm, kocasının kapının diğer tarafından gelen boğuk sesiyle anında çözüldü. Öyle güçlü şekilde hıçkırdı ki elini ağzından çekmediği halde duyulmamış olması imkansızdı.
Kapı hızlıca açılarak arkasında kalan duvara çarptı. Ashton birkaç saniyeden fazla vakit harcamadan kollarını Calum'ın titreyen vücuduna sardı. Teni solgundu, ter içindeydi. Sanki her an bayılacakmış gibi ya da uykusu varmış gibi başı öne doğru düştü. Direkt genç adamın göğsüne. Hala az öncekiyle aynı şiddette ağlıyordu.
Açıkçası Ashton yalnızca panik atak geçirdiğini düşünmüştü. Sigarayı bu kez tekrar başlamamak üzere kesin bir şekilde bırakmaya karar verdiğinden beri çok daha sık yaşanıyordu. Stresli olduğunda kendini anında kandırabilecek pek fazla seçenek bulunmadığından kontrol altına almak zorlaşmıştı. Ama iyi gidiyordu, kocasının bunu başarabileceğini biliyordu.
"Derin nefesler almaya çalış, tamam mı? Burnundan al, üçe kadar say ve ağzından ver..."
"M-mhm..."
Hıçkırıkları arasında zorlukla derin bir nefes almayı başarabilmişti. Ashton yere düzgünce oturdu ve Calum'ı zaten titrediği için vücudunu taşımakta güçlük çeken bacaklarından tutup nazikçe kucağına indirdi. Ellerinden birini başının arkasına, saçlarının arasına yerleştirdi. Diğerini de omzunu kavrayan elin üstüne.
"Daha iyi misin?"
Başını iki yana salladı.
"Ne oldu Pup? Anlat bana. Kötü bir şey mi oldu?"
"Ben- b-ben bilmiyorum..."
Kıpkırmızı olan kahverengi gözlerini bilerek farklı yönlere dikiyordu. Ne söylemesi gerektiğine dair en ufak bir fikri yoktu. Kızları Blayke'e hamile kaldığında da aynı şey olmuştu. Nutku tutulmuştu. Kocası onu yine bu pozisyonda, elinde pozitif bir gebelik testiyle ağlarken bulmuştu.
"Ash, ben... Şey, bilmen gereken bir şey var..."
Genç adam başını salladı, ona her şeyin yolunda olduğunu anlatmaya çalışır gibi alnını öptü. İkisi de buna hazırlıklı değillerdi ancak her türlü sevineceğinden emindi. Fazla uzatıp kocasını endişelendirmek yerine onun muhtemelen telaştan fark etmediği gebelik testini bir şey söylemeden avcunun içine bıraktı.
"Bu... Bu ne?"
Ashton fazlasıyla tanıdık gelen, defalarca satın aldığı plastik parçasının ön yüzünü çevirdi. Beyaz çubuğun ortasındaki minik ekranda iki tane kırmızı çizgi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Friend // Cashton
Fiksi PenggemarEn yakın arkadaşlar arasında birazcık spermin lafı olmazdı. <3 En yüksek sıralamalar: #1 calumhood #1 cashtonhoodwin #1 mukeclemmings #1 mukeaf #3 cashton #7 ashtonirwin #29 bff