9- Sleepy, Don't Know Why Tho

712 42 329
                                    

Herkes bu videodaki Lashton guitar moment şeyini konuşuyordu ve Cashton çok underrated kaldı ama çok tatlı KALMASIN LAN UNDERRATED

<3<3<3<3<3<3<3<3<3

"Neden yemiyorsun? Eğer beğenmediysen dışarıdan-"

"Hayır, hayır çok güzel. Ben sadece şey... Pek iyi hissetmiyorum."

"Bir sorun mu var?"

Calum başını iki yana sallarken çatal ve bıçağını çapraz şekilde tabağın üzerine bıraktı. Son birkaç gündür inanılmaz bel ve sırt ağrıları çekiyordu. Ancak bunun yaptığı sert sekslerle alakası yoktu. Farklı türden bir ağrıydı. Muhtemelen hem fiziksel hem de ruhsal olarak çok yorulduğu içindi. Fazla stres onu hemen etkiliyordu. Üstelik neredeyse bütün günü evde oturarak geçiriyor olmasına rağmen sürekli uykusu geliyordu.

"Galiba gidip biraz uzansam iyi olur."

Yatak odasına bile çıkabileceğini sanmıyordu. Oturma odasına gidip kendini birkaç hafta önce seks yaptıkları koltuğun üstüne bıraktı. Ashton iç çekerek masadan kalktığında Duke'un ona garip garip baktığını görünce suçsuz olduğunu belli etmek ister gibi ellerini havaya kaldırdı.

"Ne? Ben yapmadım!"

"Ashton hayatımın aşkıyla kavga etme!"

Ashton Calum'ın duyamayacağı şekilde onu taklit etti ve söylenerek mutfağı toplamaya başladı.

Kaitlin ile ilk buluşmalarının üzerinden neredeyse iki hafta geçmişti. İkisi çok, farklı insanlardı ama ondan hoşlanmıştı. Randevu gayet güzel geçmiş, yanağına birkaç öpücük bile almıştı. Calum'a anlatmak istese de pek ilgili görünmediği için vazgeçti. Hala mesajlaşıyor olmaları zaten onu rahatsız ediyordu.

Ya da en azından Ashton öyle sanıyordu. Aslında sorun Calum'ın rahatsız olması değildi. Sorun kendisini yetersiz hissetmesi ve kalbinin kırılmasıydı. Fakat bunu Ashton'a söyleyebilecek kadar cesur olduğunu sanmıyordu.

Bu yüzden susmuştu. Susmuş ve belki farkına varır diye beklemişti.

"Cal?"

Uyanık olduğunu görünce sevinmişti. Gülümseyerek Calum'ın da gülümsemesine sebep olurken dudaklarına sesli bir öpücük bıraktı. Sıcak çikolata yapmıştı. Hem, üzerinde krema mı vardı onun?

"Aman Tanrım, üzerine minik şekerlerden mi serptin!? Ash bunlar yavru köpek şeklinde!"

Ashton başını sallayıp kupaları orta sehpanın üzerine koyduğunda Calum onu kendine çekerek defalarca yanaklarını öptü. Ufacık şeylerle bile çok mutlu olması Ashton'ın onun hakkında en sevdiği özelliklerinden biriydi. Galiba Tanrı onu yaratırken herhangi bir kusur eklemeyi unutmuştu.

"Geçen hafta markete gittiğimizde almıştım."

Yaklaşık yarım saatleri Calum'ın sıcak çikolatayı içerken fark etmeden burnuna krema bulaştırması ve Ashton'ın öperek temizlemesiyle geçmişti. Şimdi ise koltukta sırtüstü uzanan Ashton'ın göğsüne yatmış, kulağını kalbinin olduğu yere dayayarak ritmini dinlerken saçlarında dolaşan ellerle minik mırıltılar çıkarıyordu. Calum'ın bacaklarına dolanmış bir biçimde uyuklayan Duke'tan ise arada bir Calum'ın mırıltılarına benzer sesler geliyordu.

"Ash, bana şarkı söyler misin?"

Ashton Calum'ın gözlerini kapatmış olduğunu fark etti. Yüzünde huzurlu bir ifade ve dudaklarında minik bir gülümseme vardı.

"Don't stop, doing what-"

"Siktir git Ashton."

Acıtmadan omzuna vurduğunda Ashton kıkırdadı. Bazen onu gıcık etmeye bayılıyordu. Ellerini Calum'ın tişörtünden içeri sokarak beline, biraz önce ağrıdığını söylediği yere yerleştirdi ve nazikçe masaj yaparken Calum'ın en sevdiği şarkılardan birini mırıldanmaya başladı. Yani tabi ki Blink-182'dan "I Miss You". Bu şarkıyı akustik şovlarda çalmış, defalarca cover yapmış, ikisi beraber kampa gittiklerinde ateşin başında söylemişlerdi. Yüzüne yansıyan kamp ateşi kahverengi gözlerini dünyanın en güzel kızılına boyarken Ashton'ın yanına oturup ona gitar çalmayı öğretişi gözlerinin önüne geldikçe gülümsemesi daha da büyüyordu.

Best Friend // CashtonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin