medya = koruki
arkadaşlar, merak ediyor musunuz bilmiyorum ama hikayede kullandığım bilinmeyen karakterler fan yapımı karakterler. deviantart adlı bir siteden buluyorum onları.
1 HAFTA SONRA:
aradan 1 hafta geçmişti. mikura ile çoktan eğitime başlamıştık. herşey güzel gidiyordu. tekniklerin çoğunu kolayca öğreniyordum. mikura çok şaşırıyor bu durruma. normalde klay değilmiş öğrenmesi. aiki ile aram bayağı kötü. cadı ne olucak işte. herzamanki gibi yuukinin yaşı ile ilgili saçma sapan şeyler söyleyip duruyor. akira ile aram gayet iyi. o da bana yardım ediyor. yuuki göründüğü kadar güçsüz değilmiş. ayrıca benim gibi medikal ninjaymış. tabi bu beni mutlu etmişti. geldiğimden beri ortalarda görünmeyen takımın bir diğer üyesi koruki-san'da 2 gün önce geldi. kotetsu-sama tarafından çevreyi araştırmak için gitmiş. kendisi çok sessiz biri. hiçbirşeye tepki vermiyor. aiki denen cadı sürekli sasuke-kun ile birlikte. açıkçası sasuke-kun bu durumdan pek hoşlanıyor gibi duruyor. hernekadar sasuke-kun'u eskisi kadar sevmesemde onu kıskanıyordum. hem de çok. koridordaki pencereden dışarıdaki ormanı izliyordum. manzara harikaydı. gözlerimi kapatıp kuş cıvıltılarını dinlemeye başladım. ama kısa sürede sesler kesildi. gözlerimi açıp etrafa baktım. kuşlar gitmişti. bir anda gözümün 2 cm yakınından bir kunai duvara saplandı. tam ne oluyor diye dışarıya kafamı çıkaracakken bir kunai daha duvara saplandı. dışarıya çıkıp biri var mı diye kontrol ettim ama kimse yoktu.
sakura: kim var orda?! çık ortaya!
kimse yoktu. tam gidecekken biranda birsürü kunainin üzerime doğru geldiğini fark ettim. kendimi direk yana attım. ama nafile. 2 kunaide karnıma saplanmıştı. diğerleri ise duvara. arkamdaki bir ses;
???: merak etme. çok yakında karşılaşacağız. o zamana kadar bekle
dedi ve gitti. ürpermiştim. az önceki kişi sesinden anlaşıldığı kadarıyla adamdı. ama sesi çok... değişikti. sanki filmlerdeki ruhların veya canavarların sesi gibiydi. adam üzerimde farklı bir his bırakmıştı. adı korkuydu. adam konuştuğu sırada beynimdeki bir ses çok yakında ölüceğimi söylüyordu. adamın sesi kan dondurucuydu. hissizdi. gözlerimden yaşlar akmaya başladı. hem kunailer karnımı ağrıttığı için hem de korktuğum için. neden hiçbir şey yapamadım. neden adamın öylece gitmesine izin verdim? neden? neden bir işe yaramıyorum? ben ne yapıyorum böyle? güçlükle ayağa kalktım. duvara baktığımda şok oldum. kanım donmuştu. duvarda kunailer ile;
"ÇOK YAKINDA SAVAŞACAĞIZ! ÖLMENİ DÖRT GÖZLE BEKLİYORUM!" yazıyordu. ağlamamı bastırmak için elimle ağzımı kapattım. yavaş yavaş odama gittim. kunailer derine saplanmıştı. çıkarırken istemeden küçük çığlıklar atıyordum. sasuke-kun ve aiki yürüyüşe çıkmıştı. mikura ve akiranın nerede olduğundan bir bilgim yoktu. kotetsu-sama, koruki-san ve yuuki köy dışındaydı. bu koca yerde birtek ben vardım. kimse olmadığını hatırlayınca rahatça çığlık atmaya başladım. bu kunai nasıl bir kunai ise. canımı fazla yakmıştı. ayrıca kendimi farklı hissediyordum. bir şeyler yapmak zorundaydım. acilen çok daha güçlü olmak zorundaydım. yaralanan yerlerimi sargı bezi ile sardım. bi kaç dakika oturduktan sonra mikuranın odasından bir kitap aldım. mikuranın verdiği eğitimin dışında ayrıyeten kendi kendimi eğitmek zorundaydım. yaralarım acısada zar zor ormanda bir yere gittim. kitabı açtığımda ful su elementi ile ilgili tekniklerin yer aldığını gördüm. il k sayfayı açıp sayfa numaralarına ve yazan tekniklere baktım. aralarından biri dikkatimi çekmişti. tekniğin adı 'su dansı-kaboon' idi. sayfa 48'i açıp tekniği yapılış şeklini bir gözden geçirdim. anladığım kadarıyla tekniği öğrenmek için bana su olan bir yer lazımdı. ağaçlardan birine çıkıp su olan bir yer var mı diye baktım. vardı ama bayağı uzaktaydı. kitabı alıp oraya gittim. mikura ormana gittiğimde fazla uzaklaşmamaı söylemişti ama umrumda değildi şuan. benim acilen güçlenmem gerekiyordu. kendim için yapmak zorundaydım. kısa sürede su olan yere geldim. kitabı açıp önce neler yapmam gerektiğini okudum. ilk olarak suyun üstüne oturmalıydım. sonra ellerimide suyun üstüne koymalıydım. bunları yaptıktan sonra suya çakra salmalıydım. tabi çakra salarken kendimi rahat hissetmeliydim. su ile aramda çakra alışverişi olduğunu hissetmeliydim. sahi su'yun çakrasımı varmış? yeni duyuyorum. biraz bekledikten sonra etrafımdaki suların havaya kalkıcaktı. kitapta yazan bu işlemleri suyun üstüne oturup uygulamaya başladım. ilk denemem başarısızdı çünkü korkuyordum. orman ne kadar güvenliydi bilmiyorum. derin bir nefes alıp tekrar denedim. ilk başta sanki suya çakra salıyormuşum gibi hisettim ama hiçbirşey olmamıştı. neden yapamıyordum ki? bu kadar zor olamazdı. tekrar edenedim. ve tekrar ve tekrar ve tekrar...
bir şeyler hissediyordum. içimde bu kez olucakmış hissi vardı. hislerime güvenip son bir kez denedim. ellerimi suya koydum. sonra suya çakra vermeye başladım. biraz bekledim. tam pes edecekken sudan bana çakra gelmeye başladı. pes etmeyi bırakıp kendimi rahat hissetmeye başladım. gözlerim kapalıydı. iyice konsantre olmuştum. suyun seslerini duyuyordum. biraz daha gözlerimi kapalı tuttuktan sonra açtım. gördüğüm şey karşısında şok olmuştum. tıpkı kitaptaki gibi etrafımdaki sular havaya kalkmıştı. bazıları ise direk gibiydi. ama çojk güzeldi. bir an için bütün suyu kendim kontrol ediyormuşum gibiydi. ne olduğunu anlamadan havaya direk gibi kalkan sular etrafımda dönmeye ve şekilden şekile girmeye başladı. su gösterisi gibiydi.
sakura: anlıyorum. demek bu su dansı kabbon. çok güzel
dans eden suları biraz izledikten sonra oturduğum yerden kalkıp kitaba tekrar baktım. altta yazan bir notu okumaya başladım. suları duygularımıza göre hareket ettirebiliyormuşuz.
sakura: demek bu yüzden az önce sular etrafımda dönmeye başladı. çünkü mutlu hissetmiştim. eğer sinirlenseydim sular ile etrafa saldırırdım
çok mutluydum. bir teknik öğrenmiştim. gerçi hiç kolay olmadı ya neyse. aslında teknik üzerinde biraz daha çalışmalıydım. kitabı yere bırakıp tekrar su üstüne oturdum ve az önceki gibi sürekli tekrar ettim. her deneyişimde daha iyiydim.
4 SAAT SONRA:
hava iyice kararmıştı. ama deydi. tekniği iyice öğrenmiştim. hiçbir sıkıntı yoktu. artık suya çakra verdiğimi hissetmeme felan bile gerek yoktu. zaten her teknik böyle. ilk baş adımları takip edersin. sonra iyice öğrenince kendiliğinden oluverir. kitabı kapatıp hızlıca koşmaya başladım. saat kaçtı bilmiyordum. yarın bir şekilde yine buraya gelip diğer su tekniklerini de öğrenmeliydim. çok geçmeden yer altı evine vardım. mikuranın odasına girip kitabı aldığım yere koydum. sonrada hepimizin toplandığı yere gittim. herkes ordaydı. yavaşça içeriye girdim. mikura beni görünce sinirlendi.
mikura: sen nerelerdeydin!!?
sakura: ııı... şeyy hiiçç. ormandaydım sadece
mikura: sana daha önce dedim demi, akşamları ormanda olmayacaksın diye!!
sakura: üff ne olucak sanki. çok şey olucakta neyse
mikura: bir daha böyle birşey olmasın. güvenliğin benim için çok önemli
sakura: tamam yaa
mikuraya kesinlikle kunailer ile yazılan yazı ile ilgili hiçbir şey söylemeyecektim. eğer söylersem beni kesin gebertir. ormana da göndermez. gidip yuuki'nin yanına oturacakken biranda yaram acımaya başladı. kısık sesle inledim. elimi istemeden yaranın olduğu yere götürdüm. aiki tip tip bakmaya başladı.
aiki: ne o sakura? kendini mi yaralamaya felan mı çalıştın?
sakura. yaralamak? ne saçmalıyosun be?!
yaram feci halde ağrıyordu. zor ayakta duruyordum ama bunu belli etmemeliydim. kendim için en azından.
aiki: ne bileyim. elini direk karnına götürdün de. ha birde inledin sanki
sakura: yok öyle birşey. saçma şeyler uydurup ilgi çekmeye çalışma
aiki: ilgi çekmeye çalıştığım felan yok benim tamam mı?!
sakura: hıııi kesin öyledir!
aiki: söylesene derdin ne sakura!?
sakura: benim derdim yok. asıl senin benle bir derdin var!
dedim ve hızlıca odama gittim. yaramın ağırısı iyice şiddetlenmeye başladı. sargı bezini çıkartıp yeni bir bezle yaramı sardım ve yatak örtüsünün içine girip kendimi uykunun kollarına bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sakura gaiden ❀ Sakura Haruno
Fanfictionsakura haruno pembe saçlı yeşil gözlü güzel bir konoha kunoichisidir (bayan Ninja). sasuke uchihanın köyden gitmesiyle takım arkadaşı naruto ve hocası kakashi hatake ile uzun süredir sasuke'yi aramışlardır. ancak sasukeyi bulamamışlardır. bir gün ev...