🔥
4. BÖLÜM
Günler önce, başka bir yer:
''Ulan, ibneler! Ben size kendinizi gömün, beni uğraştırmayın demedim mi?!''
Adam karşısındaki iki aptalın varlığına dahi tahammül edemiyordu. Verdiği işi becerememiş, tıpkı düşündüğü gibi bir çuval inciri berbat etmişlerdi. Hıncını almak için adamları bayıltana kadar dövmüştü ama nafileydi. Ne siniri geçiyordu ne de öfkesi.
''Sizi adam yerine koyup iş verende kabahat!'' Küfürler sayarak belinden çıkardığı tabancayla ikisini de başından vurdu ve tek bir işaretle adamlarına cesetleri yok etmesini emretti.
''Kızın durumunu öğrenin! İlk fırsatta da bana getirin!'' Diyerek önündeki leşlere tiksintiyle tükürdü ve çıkıp gitti.
***
Günümüz...
Kendimi bildim bileli en sevdiğim şeydi şarkılar mırıldanmak. Bazen bir şarkıda tek bir kelime, bir cümle beni kendine bağlardı. Ya da bir ton, bir ritim...
Hayatta da hiç unutamadığım anlar vardı, sebepsizce beni kendimden geçiren, beni sürükleyip götüren... Şu an bulunduğum durumu, eminim ki hayatım boyunca etkisinden kurtulamayacağım bir anı olarak saklayacaktı zihnim benim için...
Dakikalar önce internetten bulduğum resimlerine bakıyordum. Her bir karede aynı sert bakışlar vardı. Donuk, cansız bir fotoğrafta bile o gözlere bakmak insanı uçurumlara sürüklerken, şimdi karşımda beni baştan aşağı süzdüğünü görmek ve hatta içimi deşer gibi bakması, dayanılacak bir şey değildi. Benim için işkenceden bir farkı yoktu.
''Lanet olsun!'' daha çok kendine söyler gibiydi ama yine de rahatsız olmama engel değildi.
Fazlasıyla huzursuz ve rahatsız olmuştum. Aniden karşıma çıkması bir yana üstüne bir de arabasına binmemi emrediyordu. O arabaya bindikten sonra yaşanacaklar o kadar belirsizdi ki, dizlerim korkudan titremeye başlamıştı şimdiden.
''Taksi bekliyorum, sizi rahatsız etmek istemem.'' dedim kısaca. Aslında kestirip atmıştım, o arabaya binmeye niyetim yoktu.
''Taksi gelmeyecek. Bin arabaya!'' Biraz öncekinden daha sert çıkmıştı sesi ve mümkünmüş gibi daha da rahatsız olmuştum.
''Bir süredir bekliyorum, eminim gelmek üzeredir!'' sezdirmeden birkaç adım daha uzaklaşmaya çalıştım arabadan.
Durağın kulübesine döndüğümde içerideki adamla göz göze geldik. Memnuniyetsiz bir tavırla yerinden kalkıp cama doğru uzandı.
''Adam haklı, taksiler bir süre daha gelmeyebilir. Yoğun bir saat...'' diyerek camı kapattı ve içeride yanan elektrikli sobasına yanaştı.
Ben kararsız bir şekilde beklesem mi yoksa yürüsem mi diye düşünürken arabanın kapısı açılıp hemen ardından da sertçe kapandı ve saniyesinde iri vücuduyla dibimde bitti. Şaşkınlıkla ağzım açılırken kaşları iyice çatıldı ve hızla bileğimi tutup arabasına doğru çekiştirmeye başladı.
''Beyfendi, ne yapıyorsunuz?! Bırakın beni!'' Bileğimi adamın güçlü ellerinden kurtarmaya çalışıyordum fakat uğraştıkça canım daha fazla acıyordu.
''İnat etmeyi bırak da bin o zaman!'' Diye bağırırken bir yandan da arabanın açık kapısından beni zorla içeri ittirdi. Arabanın kapısını sertçe kapatırken şoför kapımdan ayrılmadı. Zoraki herif yanıma oturduğu anda şoför de kendi yerine geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM ÇİÇEĞİ
Roman d'amourKokusu beni kendine çekiyordu. Üzerimdeki saten elbisenin bacaklarımdan yukarı sıyrıldığını hissediyordum. Tüy gibi bir his... Ellerini bacaklarımın altından geçirip hiç zorlanmadan beni kucağına aldı. Elbisenin eteği olabildiğince sıyrılmış, bac...