20.BÖLÜM

75 12 2
                                    

🔥

Rüya gibi bir gece geçirmiştik. Her şey planladığımdan daha güzel ve beklenmedik olmuştu benim için. Hakan'ın verdiği tepkiyi beklemiyordum mesela. Hayalini kurduğumda bile sevineceğini düşünüyordum elbette ama bu denli büyük bir tepkiyle karşılaşacağımı beklemiyordum. Sanırım bu gece beni en çok mutlu eden bu olabilirdi.

Bazen gözle görülür, büyük herhangi bir detay sizi mutlu edebiliyor ama öyle bir an oluyor ki, değer verdiğiniz insanın küçük, en ufak bir hareketi bile duygularınıza, düşüncelerinize, hislerinize büyük ölçüde etki edebiliyordu. Mesela akşam birlikte yemek yerken masada Hakan'la karşılıklı oturuyorduk. Kısa bir süre sonra Hakan bana bakıp kaşlarını çatmıştı. Merakla ne düşündüğünü sezmeye çalışırken konuşmaya başladı.

"Bu masayı hiç sevmedim." Diye şikayet edince doğal olarak yüzüm asılmıştı.

"Yaa... Sevdiğin yemekleri yapmak istemiştim oysa ki..." dediğimde Hakan'ın yüzü aydınlanmış, sakince yerinden kalkıp bana doğru yaklaşmıştı.

"Yemekler çok güzel... Ben masadan şikayet ediyorum. Çok uzak..." diyerek beni yerimden kaldırıp sandalyemi kendi sandalyesinin uçtan uca aramızdaki mesafeyi gösterdi ve ardından beni yerimden kaldırdı. Yanına yerleştirip kibarca oturmama yardımcı oldu. "Senin yerin burası. Aramıza mesafelerin girmesine izin vermem. Bu masa bile olsa. Bunu hemen yarın atacağım." Sinirle masaya bakıyor olması beni kahkahalara boğmuştu.

Gerçekten rüya gibiydi. Bu zamana kadar geçirdiğimiz tüm günler başkaydı ama o gece bambaşkaydı. Birlikte olduğumuz her anın değeri paha biçilemezdi ve gariptir ki ona hala bakmaya doyamıyordum. Kokusuna doyamıyordum. Kara gözlerinde kaybolmaya doyamıyordum.

Sabah uyandığımda yine onu beni izlerken bulmuştum. Bana bakışı beni mest etmişti. Her zaman bakışlarını seviyordum ama bakışı bile dün geceden itibaren değişmişti.

"Günaydın, sevgilim..." diyerek saçlarımı okşamaya devam etti. Kokusuyla harmanlanan yatakta hafifçe gerinip çıplak göğsüne sokuldum biraz daha.

"Uyumak istiyorum..." diye sızlandığımda genizden çıkan tok bir sesle güldü. Tüylerim diken diken olmuştu.

"Seni beslemem gerekiyor. Bebeğimize iyi bakmamız lazım. O yüzden bir an önce kalk ve hazırlan." Parmağı hafifçe yanağımı okşarken pes ettim.

Hakan yataktan kalkınca belindeki havluyu gördüm. Yüzüm kızarırken dönüp kurnazca bana baktı ve pancara dönen yüzüme güldü. Daha da utanıp yüzümü yastığa gömüp küçük bir çığlık attım.

Kapı sesi duyduğumda Hakan'ın nihayet odadan çıktığını anlayıp yatakta doğruldum. Oyalanmadan banyoya girip güzel bir duş aldım. Ilık su beni kendime getirmeye yetmişti. Hızla havluyu bedenime sarıp saçlarımı kuruttum ve kendi odama geçmek için koridora çıktım. Aşağıdan Hakan'ın sesi geliyordu. Biriyle konuşuyordu ama ne söylediği pek anlaşılmıyordu. Yarı çıplak bir vaziyette koridorda kimseye yakalanmak istemediğim için aceleyle kendi odama geçtim.

Çantamdan yedek kıyafetlerimi çıkardım. Yırtık bir kot pantolon ve üzerime ince askılı bir bluz giydim. Hafif bir makyaj yaptım ve çantamı da alıp aşağı indim.

"Laf anlamıyor ama icabına bakacağım." Hakan çoktan hazırlanmış, camın önünde gergin bir halde telefon görüşmesi yapıyordu. Geldiğimi duymamış olmalıydı.

"Bu iş olmayacak! Ya ikna olacak ya da ölümlerden ölüm beğensin, karar onun!" Diyerek sert bir şekilde görüşmeyi sonlandırırken ben oldukça ürpermiştim. Sesi çok sert ve tehditkârdı. Yüksek sesle konuşmuyordu ama eğer bağırsaydı bu kadar etkili olmazdı. Sinirle burnundan soluyarak arkasını döndüğünde beni gördü ve şaşkınlıkla kaşları havalandı.

ÖLÜM ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin