"Kan Laneti"

104 20 175
                                    

Jalin

1 hafta önce...

"Bay Charles her an gelebilir delirdin mi sen?" diye bağırdı Talia, öfkeli gözlerini elini belime sarmış olan Nathan'a dikerek. Miriam, Elisa ve Katherine de odalarından çıktıklarında onaylamaz bakışlarla ve Nathan'a bakmaya başladılar.

"Nathan, kız kardeşlerimle tanış. Kendileri biraz sevimsizdir, aldırış etme." dediğimde, bana ölümcül bakışlar atan kız kardeşlerime gülerek karşılık verdim.

"Senin tek çocuk olduğunu sanıyordum." dediğinde, yeşil gözlerimi ela gözlerine çevirdim.

"Her dediğime inanma." diye söylediğimde kaşlarını çattı ama pek üstünde durmadı. Kolyenin etkisi onu aptallaştırıyor olmalıydı.

"Aklın varsa kaçar gidersin Nathan." diyen Miriam'a ters bir bakış attım.

"İşime burnunuzu sokmaktan vazgeçin."

"İşinin ucu bize dokunuyor olmasa umurumuzda bile olmaz, İblis." dedi Elisa öfkeyle.

"Şeytanın ve yardakçılarının korkusundan ne yapacağınızı şaşırdınız. Kendi gücünüzden bihaber zavallılarsınız. Devam edin, kendinizi kısıtlıyarak yaşamaya devam edin tercih sizin. Ama benim tercihlerime karışamazsınız." dedikten sonra Nathan'ın neler olduğunu çözmeye çalışan suratına aldırmadan elinden tutarak odama doğru ilerlemeye başladım.

"Kalpsiz orospu." diye arkamdan söylenen kız kardeşlerimi düşünmeyi çoktan bırakmıştım.

Nathan'ı odamdan içeriye soktuğumda, bohem tarzında döşettiğim odayı baştan aşağı inceledi. Gözlerimle odayı tararken cam kenarına bir kaktüsün daha iyi olacağına kanaat getirdim.

"Bu kaktüsler de ne böyle?" diye sordu, odamdaki yüzlerce kaktüsü incelemeye devam ederken.

"Kaktüslerin varlığı beni güçlendiriyor. Huzur buluyorum." dediğimde, bu düşüncemi ilginç bulduğunu belli edercesine bana baktı.

"Garip birisin."

"Pekala, benimle ne konuşmak istiyordun?"

Yatağımın solunda duran siyah renkli koltuğa oturduğumda o da yanıma oturdu. Teninden yayılan odunsu kokuyu soluyabiliyordum. Kehribar gözleri çekingen bir ifadeyle gözlerime bakarken derin bir nefes aldı.

"Aslında dışarıda bir yerlerde buluşmak daha uygun olurdu burası çok kışkırtıcı." dediğinde, gözleri hala odamı inceliyordu. Loş bir ışık ve geniş bir odaydı, etrafa saçılan kıyafetlerimi görmezden geldim.

"İstersen çıkabiliriz." dedim, gözlerinde bunu istemediğini netçe görebiliyordum.

"Hayır hayır, burası çok iyi. Fazla iyi. İşin aslına gelirsek Jalin, beni büyülemiş gibisin. Seni tek bir an bile düşünmeden edemiyorum. Öyle güzelsin ki şu an karşında bu şekilde oturmak bile bende çok başka duygulara neden oluyor." diye devam ettiğinde, içimden kusmak istedim. Söylediği her şey midemi bulandırıyordu.

"Ah Nathan... Ben Valencia'dan hoşlanıyorsun sanmıştım."

"Hayır Jalin, sana delicesine bağlandım. Görmek istediğim tek yüz sana ait. Duymak istediğim tek ses sana ait. Seni seviyorum. Biliyorum bunu söylemek için doğru zaman değil ama ben zamana göre yaşayan bir insan değilim. Yarın ölürsem bunu bilmeden hayatına devam edeceksin. Ama seni seviyorum. Hem de tüm kalbimle. "

Ters 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin