"Liderin Gözü"

61 16 507
                                    


Miriam :

Bazı anlar vardır, hiç var olmasaydı diye düşünürüz. İşte tam olarak o anın başrolü bendim. Seth dudaklarını dudaklarımdan ayırıp soluklanırken göğsü inip kalkıyordu.

"İpekkuyruk," demişti bir kez daha, parmağıyla dudağımın üzerinden geçerken.

"Miriam," Valencia'nın sesiyle kendime gelirken hızla elimi Seth'in göğsüne bastırıp kendimden uzaklaştırdım. Başımı onun tarafına çevirmiştim, Valencia'nın gözleri dehşetle açıktı ve yanındaki... Kai ikimize öfkeyle bakıyordu. Özellikle bana bakışlarında hayal kırıklığı vardı, kalbim burkulurken ayağa kalktım.

"Kai,"diye fısıldadığımda dudaklarını birbirine bastırıp topuklarının üzerinde döndü. Havuz salonundan çıkarken peşinden gitmiştim. Valencia'nın ise Seth'i azarladığını duymuş ancak tepki bile vermeden koridora çıkmıştım. Kai sert adımlarla koridorda ilerliyordu.

"Kai," dediğimde adımlarını durdurduğunda ona yaklaşıp elimi koluma yapıştırdım. İnsanların bunu bilmesini istemiyordum.

"Özür dilerim, birden oldu. Karşılık bile vermedim."

Boğazından gülmeye benzer gıcık bir ses çıkardıktan sonra gri gözlerini gözlerime kenetledi. Buz gibiydi, artık onu hissedemiyordum, bana kendini kapatmıştı.

"Ama geri de çekilmedin, keşke birlikte olduktan sonra bana sadece seksti deseydin daha iyi olurdu, en azından kendimi salak gibi hissetmezdim."

Kolunu ellerimin arasından çektiğinde kaşlarımı çattım.
"Sırf bu yüzden beni terk edemezsin."

Soğuk soğuk gülümsedi.
"Seni terk etmiyorum, seni özgür bırakıyorum İpekkuyruk. İstediğin dala uçabilirsin, artık seni tutan bir kedi yok."

Ardından arkasını dönüp benden hızla uzaklaştı.

***

Zaman hızlı ilerliyor, onun önünde duramıyordum. Gecenin dördünde gözlerimi açmıştım, histeri krizim bir kez daha kendini gösterirken üzerimdeki kalın yorganı atıp ayağa kalktım. Bu yatakta uyumak istemiyordum, sürekli olarak Kai ile ilgili rüyalar görüyordum, bazen sevişiyorduk bazen ise beni terk ettiği zamanı tekrar ve tekrar yaşıyordum. Odamın kapısına yürürken Zei'nin benim için Cehennem'den getirdiği kediye kaydırdım gözlerimi. Belarus'umun ölümünden sonra benim için üzülmüş ve bana vermişti. Adını Luci koymuştum.

"Biraz sonra geleceğim, uyuyabilirsin oğlum," diye fısıldadığımda başını tekrar yeriyle buluşturmuştu. Gülümsemeye çalışarak önüme döndüm ve kilitli kapımı açıp koridora çıktım.

Banyoya doğru ilerleyen adımlarım sessizdi ama kız kardeşlerimden birinin kalkıp karşıma geçmesine karşın hazırlıklı olmalıydım. Banyoya girip arkamdan yine kapıyı örtüp aynanın karşısına geçtim.

Okula birkaç gündür bu garip saçla gidiyordum. Herkesin bakışları bendeydi, bazıları beğeniyordu, bazıları ise ucubeye benzetiyordu.

"Kai'dan kalan hatıralardan birini yok etmeye hazır mısın?" diye mırıldandığımda soğuk bir ürpertinin bedenimden geçip gittiğini hissederken eğilip dolaba sakladığım ve Kate'den arakladığım büyü kitabını çıkarıp mermerin üzerine koydum. Kalın sert kapağını açtıktan sonra kitaba göz gezdirdim. Ardından derin bir nefes aldım ve kitaba doğru eğildim, uykusuzluktan kararan gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Kahve yapabilirdim ama bu konuda pek istekli değildim, hem de savaşçı kız kardeşlerimin uykuları hafifti. Mutfağa iner inmez karşımda bıçaklı Zeita'yı bulabilirdim.

Ters 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin