Zeita
Geçmiş
Kapıdan giren Ölüm ve arkasındaki güzel ama korkutucu kadın bize eğelenen gözlerle bakıyordu. Julian ve Al Karısı, muhteşem bir cinayet ikilisiydi. Onların ardından kapının kapanmasıyla içerisi gerçek anlamda soğumuştu, Valencia ise etrafına tüm gerginliğinin rahatsız eden elektriğini yaymakla meşguldü. Dudaklarımda bir gülümsemenin oluşmasını engelleyemeden oturduğum koltuktan kalkarak camın önüne geçtim, böyle ortamlarda kendimi dışarıda tutmak bende alışkanlık hâline gelmişti ve bu zinciri hiç kıramazdım.
Koltuktaki boşluk Al Karısı tarafından doldurulduğunda hepimizi eğlendiğini gizlemediği gözleriyle inceleyerek "Ee, bana bir şarap ikram etmeyecek misiniz," diye sordu.
Bunun üzerine kıkırdamam Valencia'nın öfke dolu bakışlarının üstümde toplanmasına sebep oldu. "Evimizde şarap yok ama daha sert bir şeyler ikram edebiliriz," dedim mutfağa doğru ilerlerken. "Sağlam bir viskim var, ister misiniz?"
Elini sinek kovalar gibi havada sallayıp "Şarap olmadıktan sonra ne içtiğimin bir önemi yok Zeita," demişti.
Al Karısı Saîr'in en sık ziyaretçilerinden biriydi. İşkence çektirerek öldürdüğü kim varsa mezarlarını ziyaret etmeye bayılırdı. Valencia annesine göre çok daha yumuşaktı, Eva'ya göre de. dudaklarım hain bir planla yukarı kıvrılırken sürekli benim zayıflığımdan bahseden kardeşimi kendi zayıflıklarıyla karşılaştırmanın vakti gelmişti ve ben ne yapacağımı çok iyi biliyordum.
Kapı yeniden çaldığında Talia'nın gidip kapıyı açması ve hemen ardından: "Oha, kapıda kızıl saçlı bir adam var," demesi bir olmuştu.
Kaşlarım çatılırken içeri Talia'yla birlikte giren adama dikkatle baktım. Kızıl saçları, omuzlarının hemen üstündeydi. Hafif gün yanığı teni, kara birer kömürü andıran siyah gözleri gerçek ölümün kendisi olduğunu kanıtlar vaziyetteydi. Julian'la tek benzer yanları gözleriydi zaten. Julian hepimizin bu adama bakışlarını fark edince onun yanına gidip sol elini kızıl kafanın omzuna sardı. "Sizi kardeşim Savaş'la tanıştırayım," dedi hâlinden memnun bir sırıtmayla bize bakarak. "Levi, bunlar Karabasan Charles'ın güzel kızları. Valencia ve Jalin'le zaten tanıyorsun. Diğerleri de Beatrice, Elisa, Talia ve Zeita."
İsmi söylenen herkes bir şekilde kendini belli etmişti, yerimden hiç kıpırdamadan mutfağın girişinde durmaya devam ettim. Gözlerimiz kesiştiğinde bedenimi saran sıcaklık, daha önce aşina olduğum tüm sıcaklıklardan farklıydı. Cehennem gibi kavurucu değildi, adrenalin doluydu.
"Merhaba hanımlar," diye mırıldandı Levi, dudaklarında soğuk bir gülümseme vardı. Julian'ın elinden kurtulduktan sonra tekli koltukta bir kraliçe gibi oturan Scarlet'ın yanına giderek sol elini kavradı ve parmaklarının üstüne minik bir buse kondurdu. "Al Karısı," derken sesinde yüksek bir saygı vardı. "Seni yeniden görmek çok güzel."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ters 8
FantasyHalka oluşturan sekiz kız şarkı mırıldanarak ateşin etrafında dönüyordu. Sis etraflarını sararken dolunay ve ateş etrafı aydınlatıyordu. Kızların üzerindeki beyaz elbise, her birine ilahi bir hava katıyordu. Başlarına taktıklarını papatyadan taç, ma...