Elisa
Başımı sıranın pürüzsüz serin yüzeyine yaslayıp tenimin o serinliği çabucak emmesini hissettim. Cam gibi parlak mavi gözlerim Talia'nın üzerinde gezinirken, Talia bana bakmıyordu bile. Tüm teneffüs elinden bırakmadığı kalemle ara vermeden bir şeyler karalıyordu önündeki deftere. Zihnimin içinde Talia'nın büyü kitabıyla ilgili söylediği sözler dönüp duruyor, başımı döndürüyordu. Bu durum fazlaca canımı sıkıyordu.
Birkaç tıkırdı sonrası üzerime çöken gölge Talia'nın bedenini gözlerimin önünden silerken gölgenin sahibi başını yüzümün hizasına indirerek kafasını yan yatırıp bana baktı. Tanıdık kahverengi gözleri gördüğümde tenimde bir alevlenme hissettim. Bu o an çok saçma gelmişti. Ander tıpkı benim gibi başını yan yatırmış gözlerini gözlerime sabitlemişti. Dudağında bir gülümseme vardı ve onu görmek bana garip hissettirmişti. Bu hisler benim gibi bir karabasan için çok yabancıydı.
"Ne yapıyorsun?" diye sordum kalın dudaklarım yukarı doğru hareketlenmek için bedenime karşı direnirken.
"Teneffüsü kullanıyorum," diye mırıldandı Ander flörtöz bir tavırla. Sol elmacık kemiğinin üzerindeki beni dudaklarının hareketiyle kıpırdanırken onu izledim. Hafif kıvırcık koyu renk saçları alnının bir kısmının üzerine dökülmüştü, sanırım ilk kez biri büyülü sözcükler kullanmadan beni büyülüyordu. Evet, tam olarak büyülenmiş gibi hissediyordum ona bakarken.
"Teneffüsünü başka yerde kullanabilirsin."
Omuz silkip beni izlemeyi sürdürdü. Göz bebeklerindeki yansımama baktım. Lila rengi saçlarım sıranın üzerine dağılmış, birkaç tutamı yüzüme düşmüş bir halde Ander'in göz bebeklerinin kuyusundayım. Sanki klişe bir aşk dizisi çekiyormuşuz gibi birbirimize bakıyoruz. Sahi... Neden bizim aramızdaki her şey insanların tüm vaktini koltuk üzerinde geçirerek izlediği birbirinin tekrarı olan diziler gibi gerçekleşiyordu?
Gözlerimiz hala birbirine kitlenmişken dudaklarımı araladım ve bu anın ardındaki gerçeği öğrenebilmek için gerçeklik büyüsünü fısıldadım.
"Sit rerum infinitam atque collectae verba mea voluntas influit in omnes linguas verbis rem mortale."
(Evrenin sonsuz gücü, şimdi toplan sözcüklerime ve ulaş isteklerime aksın tüm kelimeler bu fani bedenin dilinden gerçekliğe.)
Ander'in koyu renk gözlerine yerleşen kırmızı parıltı büyünün etkisine kapıldığını gösteriyordu. Elimi Ander'in yanağının üzerine koyarak baş parmağımla tenini okşadım.
"Kimsin sen?" Teninin üzerinde gezinen parmağım karıncalanmaya başladı.
"Ander Casillas," diye mırıldandı kısık sesle.
"Ne için buradasın Ander Casillas?"
"Seni okul çıkışı sinemaya davet etmek için."
Dudaklarımdan haylaz bir kıkırtı dökülürken Ander'in teninin üzerindeki parmağımın hareketini durdurdum ve elimi yüzünden uzaklaştırdım. Ne bekliyordum ki o sadece bir insandı, bana ne yapabilirdi?
"Revertere ad corpus."
(Bedenine geri dön.)
Büyüyü bozarak Ander'in kendine gelmesini seyretmek bana tüm can sıkıntımı unutturmuştu. Buraya beni sinemaya davet etmek için gelmiş olması benim için bir ilkti çünkü ilk kez biri beni bu fani dünyada bir yere birlikte vakit geçirmek için davet ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ters 8
FantasyHalka oluşturan sekiz kız şarkı mırıldanarak ateşin etrafında dönüyordu. Sis etraflarını sararken dolunay ve ateş etrafı aydınlatıyordu. Kızların üzerindeki beyaz elbise, her birine ilahi bir hava katıyordu. Başlarına taktıklarını papatyadan taç, ma...