9 Eylül 2020
"Bora sen biraz aşağı indir koltuğu"
"Tamam birader sen de biraz yavaş ol ama"
Bora ve Mert, nefes nefese, bir koltuğu odaya sokmaya çalışırken, diğer tarafta Murat ve Yunus giysi dolabını taşımakla meşguldü. Derin, Leyla ve Seda ise mutfağı yerleştirmekle meşguldü. Can organizatör rolünü üstlenmiş, yardıma gelenlere ne yapmaları, neyi nereye koymaları gerektiğini söylüyor, onlara direktifler yağdırıyordu.
Öğlene doğru, mola vermeye karar verdiler. Mutfakta oturup birer limonata içtiler. Bir yandan kendi hayatlarından, işlerinden söz ediyorlardı. Derin ünlü bir mankendi. Can, dj idi ve pek çok önemli festivalde sahne alıyordu.
Murat, geçmişte basketbol oynamış fakat sakatlandığı için bırakmak zorunda kalmıştı. Ne yapacağını bilmezken depresyona girmişti. Çünkü tüm hayatını basketbola adadığı için sakatlığı onu bir boşluğa düşürmüştü. İşte o buhranlı gecelerden birinde gece yarısı sokakları rastgele arşınlarken bir top sesi duymuş o tarafa yönelmişti. Böylece bitmez tükenmez bir enerjiye sahip olan Bora ile tanışmıştı. Kısa sürede çok iyi arkadaş olmuşlardı. Bora, sporcuydu ve amatör basketbol geçmişi vardı. Hayali bir spor salonu açmaktı fakat yeterli maddi imkanı yoktu. Fakat bu Murat'ta vardı ve böylece Bora ile beraber spor salonunu kurmuşlardı. Şimdi orayı beraber işletiyorlardı.
Leyla, mankendi. Yurt dışında pek çok defileye çıkmıştı. Seda ise profesyonel dalışçıydı.
Yunus, boksordü. Bora ve Murat'ın salonunun ilk üyesiydi ve bu şekilde tanışıp arkadaş olmuşlardı.
Mert ise hem mankenlik hem de müzisyenlik yapıyordu.
Molayı bitirip kalktılar. Yerleştirme büyük oranda bittiği için ufak tefek işler kalmıştı. Murat, yerleri paspasla silen Yunus'u izlerken bir ses duydu:
"Uzun adam, buraya gelişinin asıl amacını gerçekleştirmenin zamanı geldi"
Sesin geldiği yere, arkasına döndüğünde Can'ın elinde perdelerle ayakta durup sırıttığını gördü. O hali o kadar tatlı geldi ki gülümsemeden edemedi.
Murat bir sandalyenin üzerine çıktı, sonuçta boyu neredeyse iki metre bile olsa korneje yetişemiyordu. Bu sefer de tavan yüzünden iki büklüm olmuştu ama sorun etmedi bunu, alışkındı.
Can elinde perdeyi tutuyor, ucunu ona uzatıyordu. Murat perdeyi alıp korneje takıyordu.
"Dikkat et uzun adam, sandalyeden düşme..."
"Uzun adam, sevdim bunu"
"E uzunsun ama..."
"Tamam ben de bir şey demedim ki " Murat gülümsedi.
Bütün odaları bitirdiler. Murat perdeleri astı. Can her seferinde dikkat etmesi gerektiğini söyledi.
En sonunda yine aynı şeyi söylediğinde Murat gülmeye devam etti. Sandalyede eğildi ve Can'ın yanağına hafifçe dokundu:
"Bu kadar endişelenmene gerek yok, kuzucum" dedi.
Can ani temasın ve yumuşak sesle söylenen naif hitabın etkisiyle donup kaldı. Murat geri doğrulurken Can toparlanmak için:
"Kuzu, sevdim bunu" dedi.
"Öylesin" dedi Murat da. Karşılıklı gülümsediler.
En sonunda işler bittiğinde akşam olmuştu. Yunus, Bora, Leyla ve Seda onlara veda ederek evden ayrıldılar. Murat, Mert ile sigara eşliğinde biraz sohbet ettikten sonra Derin ve Can'a
"Eviniz hayırlı olsun. Umarım mutlu olursunuz" dedi. Derin:
"Her şey için teşekkürler Murat, sen ve arkadaşlarını her zaman bekleriz" dedi. Murat başını salladı.
"Teşekkürler uzun adam" dedi Can. Derin ve Mert şaşkınca bakıştılar.
"Ne demek kuzucuk, her zaman" dedi. Derin ve Mert bu sefer gülümseyerek bakıştılar. Bu ikilinin arasında peydah olan yakınlık onları şüphelendirmişti.
Beraber Murat'ı uğurladılar. Mert, az sonra olacakları tahmin ederek balkona çıkıp oturacağına dair mırıldandı. Derin ise Can'ı sorgulamak üzere odasına sürüklüyordu.
Diğer tarafta Murat, neden hala aptal gibi sırıttığını sorguluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Man O To [BxB]
Fanfiction"Bir hikaye neden sonsuzluğa erişir?" Adam bu derin sorunun karşısında tereddüt etti, böyle bir şey beklemediği belliydi. Sonra toparlandı. "Bilmem, hikayenin baş karakterine sormak gerek" dedi ve gülümsedi. Sonra devam etti. "Tek bildiğim, herkes...