39

487 40 54
                                    

27 - 28 Nisan 2021

"Can, dikkat et, düşeceksin"

"Bir şey olmaz çocuk adam, gel de şuna bir bak"

Can, çıktıkları çatıdan aşağı sarkmış bakıyordu. Murat, iç çekerek Can'a yaklaştı.

Dün gece, ani bir kararla geceyi Galata kulesini gören çatıların birinde geçirmeye karar vermişlerdi. Sabaha kadar sarmaş dolaş uzanmış, sohbet etmiş, ışıkları izlemiş, kulaklıkla müzik dinlemişlerdi.

Şimdi, sabaha doğru, çatıdan eğilmiş, sokakta bir yemeği paylaşan kedi ve köpeği izliyorlardı.

Bir süre sonra Murat, Can'ı belinden tutup kaldırdı.

"Haydi seni evine bırakalım, uykusuzluktan harap olacaksın" dedi Murat. Can, onun omzuna yaslanıp kedi gibi sırnaştı. Murat kendini tutamayıp güldü.

Beraber sokağa çıktılar. Karanlığı ve sokağın tenha olmasını fırsat bilip el ele tutuştular. Sokakta yürürken Can zıplayıp Murat'ın dudağına minicik bir öpücük kondurdu.

"Lan!"

Gelen ses ile irkilip döndüklerinde yabancı bir adamın tiksinen bakışlarıyla karşılaştılar.

"İbne misiniz lan siz?!!"

"Birader çekil yolumuzdan" dedi Murat.

"Ben senin biraderin değilim lan! Senin biraderin olacak kişiler aha şurdaki travestiler"

O sırada etraftaki binaların birinden üç tane adam çıktı. İlk konuşan adam onlara dönüp,

"Şunlara bakın, sokak ortasında öpüşüyorlar" dedi. Öbür adamlar tiksinerek baktı onlara.

"Sizin yüzünüzden helak olacağız, Lut kavmi köpekleri sizi!" diye bağırdı biri.

İlk konuşan adam birden Murat'a yönelip yumruk salladı. Murat geri çekilip darbeden kaçarken Can'ın onun adını seslendiğini duydu.

Adamların dördü birden toplanıp onlara saldırınca anlaşılmaz bir arbede başladı. Murat, elinden geldiğince Can'ı korumaya çalışıyor, bir yandan da darbelere karşılık veriyordu. Bir ara Can'ın yüzüne yumruk yediğini görünce ona doğru seğirtti.

Ve bedenine dağılan ani bir acıyla sendeledi. Dönüp baktığında böğrüne bir bıçak saplanmış olduğunu gördü. Dizlerinin üstüne düşerken Can'a seslenmeye, onu uyarmaya çalıştı ama kelimeler dilinde bir girdaba dönüştü.

Yere yığıldığında adamların birer silüete dönüşüp yok olduğunu gördü. Ona doğru eğilen tanıdık yüze hayretle baktı.

Kendinden geçmeden önce son düşüncesi, 'Harun'un burada ne işi var?' oldu.

*

Uyandığında kendini bir hastane odasında buldu Murat. Başında Ozan ve Mert ile.

"Can?" diye boğuk bir sesle sordu. Ozan göz devirdi.

"Bir dur be adam"

"Can gayet iyi, sadece yüzüne birkaç yumruk yemiş. Asıl hasar sende" dedi Mert.

"Peki ya Harun?"

"Siz geri gelmeyince ben de meraklandım. Telefona da cevap vermediniz."

"Şarj..."

"Evet, Can söyledi. Ben de dayanamayıp sizi bulmaya çıktım. Harun da bunu duyunca bana eşlik etmek istedi. İyi ki de gelmiş, sizi o kurtardı."

"Nerede o?"

"Acilen memlekete gitmesi gerekmiş"

"Can..."

"O burada, kahve almaya gitmişti. Saatlerdir bir dakika uyumadı. Senin başını bekledi, Murat"

Murat, boğazına oturan yumruyu yutkunarak yok etmeye çalıştı.

"Onunla konuşmam gerek"

Birkaç dakika sonra odada yalnız kalmışlardı. Deminden beri Murat'a sürekli iyi olup olmadığını, canının acıyıp acımadığını soran Can, bu sessizliğin altında ezildiğini hissediyordu.

"Can ben... Konuya nasıl başlayacağımı bilemiyorum."

"Şimdi konuşmana gerek yok, çocuk adam. Biraz kendine gel"

"Bana öyle seslenme, lütfen" dedi Murat üzgün bir sesle.

"Ne?"

"Bana çocuk adam, deme. Bu, bitmeli. Bu ilişki bitmeli. Böyle bir ülkede, bunu sürdüremeyiz"

"Ne yani, korkuyor musun?" dedi Can gözleri dolarken.

"Anla beni, Can." dedi Murat. "Bu şekilde devam ederse sen zarar göreceksin. Sana en ufak bir zarar geldiğinde ise... Ben mahvolacağım. İkimizin de iyiliği için, bitmeli. Çok üzgünüm. Affet beni."

Can'ın gözlerinden yaşlar yuvarlandı. Murat, uzanıp onları silme dürtüsüne karşı koydu. Can yaşları silip başını dikleştirdi.

"Madem öyle, o zaman bitsin. Ama şunu bil ki, ben her zaman kim olduğumla gurur duyacağım. Ve... Çocuk adamımı sevmeye devam edeceğim, bunu elimden alamazsın" dedi.

Ayağa kalktı, kapıya yöneldi. Olanca çaresizliği ile seslendi Murat.

"Can, dikkat et kendine, olur mu?"

Can ona baktı, buruk bir gülümseme süsledi yüzünü. Elini göğsüne koydu.

"Merak etme, dedemin muskası korur beni"

Man O To [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin