17 Mart 2021
Arabanın radyosunda sakin, güzel bir müzik çalarken Can elini camdan dışarı uzatıp parmaklarının arasından geçen rüzgarı hissetti.
Bahar kendini iyice hissettirdiği için tüm arkadaş grubu topluca piknige gitmeye karar vermişti. Can ve Murat bu piknik fikrinden oldukça hoşnuttu.
Ta ki Harun'un da katılacağını duyana kadar.
Bora da en az onlar kadar huzursuzdu bu konuda. Hepsi bir gerilim çıkacağına dair endişeliydi. Tanıştıkları günden beri Harun'un garip davranışları hiçbirinin hoşuna gitmemişti.
Can iç çekerek başını yana, arabayı süren Murat'a çevirdi. Murat, onun bakışını hissetmiş gibi döndü, ona baktı ve kısaca göz kırptı. Can da gülümsemesini durduramadı.
"Ayy çok tatlılar Bora gördün mü?" diye fısıldadı arka koltukta oturan Leyla.
"Leyla, duyuyoruz" dedi Murat.
"Ne... Ben yol kenarında sincap gördüm ona diyordum, öyle değil mi Bora?"
"Evet, öyle" diye atıldı kenara sıkışmış olan Derin. "Siz de her şeyi üzerinize alınmayın"
Bora gülmemek için kendini zor tutarken gitmek istedikleri yere vardıklarını fark ettiler. Murat, arabayı toprak yolun kenarına çekti. Diğer arkadaşlarının sürdüğü arabalar onları takip etti.
Burası, geniş bir kırsal alandı. Neredeyse hiç kimsenin uğramadığı bir yerdi, bu yüzden rahat olabileceklerdi. Hep beraber bagajlarını boşaltıp büyük bir ağaca doğru yöneldiler. Ağacın altına yerleştiler.
Murat, Bora ve Can mangalın başını devraldı. Derin, Mert ve Leyla voleybol oynarken Uğur, Ali ve Ozan sofrayı kuruyor, Rıfat ve Yunus yere serilen örtünün kenarına oturmuş onları seyrediyor, bazen şakalar yapıyorlardı. Harun ise başka bir kenara oturmuş, sırıtarak onların atışmasını izliyordu.
Mangalın başında Bora şarkılar söylerken Can ona eşlik ediyor, şarkıları 'Uzun Adam'a uyarlayıp Murat'a takılıyordu.
Köfteler pişmeye başlayınca Murat sevinçle hafifçe zıpladı. Bora ve Can gülüştü.
"Uzun adam çocuk adam oldu" dedi Can.
Kendi pişirdiği birkaç köfteyi ufak bir dürüm yaptı Can. O sırada başka köfteleri yellemekte olan Murat'ın ağzına uzattı.
"Çocuk adam bak bakalım nasıl olmuş?" Murat onun uzattığı dürümü ısırdı.
"Nasıl, çocuk adam? Tam dürümcü olmuş muyum?"
"Sana bir şey söyleyeyim mi? Çok güzel olmuş bu"
Can da onun ısırdığı yerden ısırıp, ağzındaki lokma yanağını şişirirken onaylarcasına gülümsedi.
Köfteleri tabağa koyup kurulmuş olan sofraya götürdüler. Herkes oturup yemeğini yemeye başladı. Herkes birbirine takılıyor, şakalaşıyordu. Can bazen çatalına aldığı bir lokmayı Murat'a uzatıyor, Murat da itiraz etmeden onun uzattığı şeyi yiyordu.
"Ay yeter sabahtan beri sizin flörtleşmenizi izliyoruz bu ne be" diye patladı Derin. Herkes gülerken Murat belli etmeden Harun'a baktı. Harun da diğerleri gibi gülüyordu.
Yemekten sonra bir çay keyfi yaptılar. Bir ara Can üzerindeki bakışların ağırlığını hissedince başını çevirdi ve Harun'un dikkatlice ona baktığını gördü. Göz göze geldiklerinde yakalanan Harun:
"Boynundaki ne, merak ettim" dedi. Can elini boynuna götürdü. Tişörtün üstünden içteki muskaya dokundu.
"Muska" diye cevap verdi. "Dedemden kalma, onun için çok özelmiş"
Harun başını salladı ve gülümsedi. Sonra bakışlarını kaçırıp başını önüne eğdi.
'Kim bilir ne diye bakıyordu da böyle bir bahane buldu son anda' diye düşündü Can. Murat onu korumak istercesine kolunu omzuna attı. Bir süre diğerlerinin muhabbetini dinlediler.
Bir ara Murat başını hafifçe çevirip Harun'a baktığında görmeyi hiç ummadığı bir manzara ile karşılaştı. Harun, başını Mert'in omzuna yaslamış, gözlerini kapatmıştı. Mert de başını onunkine yaslamış, ortamdaki esprilere gülümsüyordu.
Çaylarını bitirdikten sonra kırda gezintiye çıktılar. Bir süre sonra hafifçe dağılmaya başladılar. Can enerjisini atmak için boş arazide koşmaya başladı. Murat gülümseyerek onu izledi. Biraz uzaklaştıktan sonra arkasını döndü ve Murat'a bakarak ortak şarkılarından birini söylemeye başladı.
"Kırıldığımda sana ihtiyacım var,
Ve iyileştiğimde.
Sağlıklıyken sana ihtiyacım var,
Ve hasta olduğumda.
Güvendiğim arkadaşlarım,
Bana doğru gelmiyor bile.
Bir nehir gibi akıyorlar,
Fakat sen öyle değilsin"Murat ellerini cebinden çıkardı. Uzaktan şarkıya eşlik etmeye başladı.
"Düşerken, göremiyorum,
Kendimi kaybediyorum
Ama sonra senin çağrını duyuyorum"İkisi de kollarını açtılar ve birbirlerine yürürken bağırarak nakaratı söylediler.
"İşte oradasın, işte orada.
Orada, açık kollarla.
İşte oradasın, işte orada.
Ve ben koşuyorum"İkisi de birbirine sarıldı. Şarkıyı söylemeye devam ettiler.
"Sıcakta sana ihtiyacım var,
Soğukta da.
Gençken sana ihtiyacım var,
Yaşlandığımda da.
Uzakta olmayacaksın.İşte oradasın, işte orada.
Orada, açık kollarla.
İşte oradasın, işte orada.
Ve ben koşuyorum.
Sadece sen beni gerçekten tanıyorsun
Sadece sen beni üzgünken affediyorsun
Her şeyi berbat ettiğimde bile,
İşte oradasın..."Arkadaşları etraflarında toplandı.
"Şunlara bak sanki yıllar sonra kavuşuyorlar" dedi Derin.
"Belki de onlar için her sarılma bir vuslat" dedi Harun. Bu beklenmedik yorumundan dolayı herkes ona şaşkınca bakarken Bora yüzünde bezmiş bir ifadeyle,
"Mümkünse sen yorum yapma, kardeşim" dedi.
Harun omuz silkti, arkasını dönüp piknik alanına doğru yürüdü.
"Niye kalbini kırdınız ki adamın şimdi?" dedi Mert.
"Buna alınacağını sanmam" dedi Derin.
"Hayır anlamıyorum, adamın düşürdüğü kişi benim, onunla kavga etmiş olan kişi benim. Ama aramızda hiçbir mesele kalmadı. Siz neden bu kadar celalleniyorsunuz?"
"Mertciğim sen bu çocuğa yanıksın, galiba. Gözünün önündeki gerçeği fark etmiyorsun. Onun Murat ve Can'a olan bakışlarını görmedin mi? Basbayağı homofobik bu adam" dedi Derin.
Mert onlara dargın bir bakış attı. Arkasını döndü ve arabalara doğru yürümeye başladı.
"Çok mu sert oldu?"dedi Leyla.
"Dost acı söyler" dedi Derin. "Eninde sonunda anlayacak o da"
Beraber toparlandılar ve arabalarına bindiler. Yol boyunca espri yapan Bora, Murat ve Can'ın keyfini yerine getirmeyi başarmıştı.
Arabanın camlarından batan güneşe bakarken mutluydular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Man O To [BxB]
Fanfiction"Bir hikaye neden sonsuzluğa erişir?" Adam bu derin sorunun karşısında tereddüt etti, böyle bir şey beklemediği belliydi. Sonra toparlandı. "Bilmem, hikayenin baş karakterine sormak gerek" dedi ve gülümsedi. Sonra devam etti. "Tek bildiğim, herkes...