27 Mayıs 1953
Şu son iki yıl, benim için bir cehennemden farksızdı. Kemal'den ayrı olmanın acısı sanılanın aksine azalmadı, aksine arttı.
Tek sırdaşım, kardeşim Mehmet. Bu dünyada beni yargılamayan tek kişi o. Zira seçmediğin bir şey için, hele ki aşk gibi ulvi bir duygu için yargılanmak berbat bir vaziyet. Bunu fark ettiğimden beri kardeşime sıkı sıkı tutunuyorum.
İki yıl önce, buraya ilk geldiğimde tamamen bir enkazdım. Beni kardeşim toparladı. Geldikten kısa bir süre sonra köyden bana bir mektup geldi. Eşref, eğri büğrü yazısıyla bana köydeki havadisleri bildirip beni çok özlediğini yazmıştı. O havadislerin içinde Kemal'in askere gittiği de vardı. Bunu okuyunca nasıl da gülmüştüm! Akıllı adam, iki yıllık askerlik sürecinde hem nişanı uzatıp düğünü ertelemiş hem de bana düşünmem için zaman vermişti.
Ama benim düşünmeme bile gerek yoktu. Ben ona çoktan mağlup olmuştum. Hem, Mecnun sevdasından vazgeçer mi hiç?
Böylece iki yıl, onun hasretiyle yanıp tutuşarak, beraber geçirdiğimiz güzel günleri hatırlayarak kendi kendimi yedim bitirdim.
Yaklaşık iki ay önce gelen mektup ise her şeyi değiştirdi. Kemal'imden gelen bu mektup benim kurtuluşum olabilirdi.
Eğer yanlışlıkla ev sahibimin eline geçmeseydi.
O gün okuldan geldiğimde elindeki kağıdı dünyanın en pis şeyiymiş, dokunsa o günah kendisine bulaşacakmış gibi tutup sallıyordu. Mektubun üzerindeki isme bile bakmamış, kendisine geldiğini zannedip okumuştu. Böylece binbir suçtan beter günahım ortaya çıkmıştı.
Bana derhal evinden çıkmamı söyledi. Bütün eşyalarımı toplayıp kardeşimin evine yerleştim ama her şey yayılmıştı bile. Öğretmenlik yaptığım okuldan atıldım. Defalarca saldırıya uğradım. Sokakta herkes bana, 'Oğlancı, ibne' diye seslendi. Çocukların bile maskarası oldum. Mehmet olmasaydı belki de beni öldürmüşlerdi çoktan.
Bugün ikinci mektubu aldım. 'Canın sağolmasın' diyordu bana. 'Geri dön, beni aşkınla kutsa' diyordu. Mektubu alınca hüngür hüngür ağlamama engel olamamıştım.
Uzun uzun konuştum Mehmet ile.
"Ne olursa olsun, vazgeçme. Aşkının peşinden git. Onu al ve gel. İkinizin de başımın üstünde yeri var" dedi kardeşim.
Böylece karar verdik. Şu an, gecenin bir yarısı, eşyalarımı topladım ve hazırım. İstasyona gidip trene bineceğim ve gideceğim.
Şimdi kardeşimle vedalaşmam gerek.
*
Başını defterden kaldırdı Murat.
"Geri kalanı nerede?" diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Man O To [BxB]
Fanfiction"Bir hikaye neden sonsuzluğa erişir?" Adam bu derin sorunun karşısında tereddüt etti, böyle bir şey beklemediği belliydi. Sonra toparlandı. "Bilmem, hikayenin baş karakterine sormak gerek" dedi ve gülümsedi. Sonra devam etti. "Tek bildiğim, herkes...