41

506 39 43
                                    

27 Mayıs 2021

Keder, Murat'ın kalbini alev alev yakıyordu. Sanki hayatın içi boşalmış, bütün her şey anlamını kaybetmiş gibiydi.

Bu sabah da aynadaki yorgun yüzüne bakıp yutkundu. Şu son bir aydır her şey berbat gidiyordu onun için. Bıçak yarasından dolayı evde istirahat etmek mecburiyetinde kalmış, işini aksatmıştı.

Öte yandan mecburen bitirdiği ilişki her gün onu yaralamaya devam ediyordu. Can ile ne selamlaşıyorlar, ne de birbirlerinin yüzüne bakıyorlardı. Can dışarıdan iyi görünüyordu. Murat'ın çok sevdiği sakallarını tıraş etmiş, eski tarzına geri dönmüştü. Yaz da geldiği için pek çok etkinlikte Djlik yapıyor, gecelerinin çoğunu dışarıda geçiriyordu.

Ama Murat bir şekilde onun da üzgün olduğunu biliyordu. Aralarında geçen şeyler, hatıraları çabuk unutulmayacak kadar kıymetliydi. Murat, onun bu ayrılığı en az hasarla atlatabilmesini ümit edebiliyordu sadece.

Telefonunun zil sesiyle kendine geldi. Eline alıp baktığında kaydetmediği bir numaranın aradığını gördü. Açtı ve kulağına götürdü.

"Efendim?"

"Murat Akbulut ile mi görüşüyorum?"

Fazlasıyla tanıdık gelen ses ile kaşlarını çattı.

"Evet, siz kimsiniz?"

"Harun, ben. Numaranı Mert'ten aldım. Bir sorun olmaz umarım"

Aklına bıçaklandığı gece gelen Murat,

"Hayır sorun değil." dedi.

"Ben aslında şey için aramıştım. Oldukça önemli bir mevzu var da... Ben konum atsam bugün evime gelebilir misin?"

Murat bir an düşünse de Harun'a borçlu olduğunu biliyordu.

"Tamam, sen konumu at, ben hemen hazırlanıp gelirim."

"Tamam, sağol Murat, kabul ettiğin için"

"Asıl sen sağol, görüşürüz"

"Görüşürüz"

Telefonu kapattı. Konumun gelmesini beklemeden duşa girdi. Çıktığında atılan konuma baktı. Kendi evinden yaklaşık yarım saat uzaklıktaydı. Giyindi ve arabasının anahtarını alıp çıktı.

Alışkanlıkla dönüp Can'ın evine doğru baktığında onun bahçede çiçekleri suladığını gördü. Kulağında kulaklık, müzik dinliyordu. O kadar güzel görünüyordu ki Murat bir süre gözlerini alamadı. Onun bakışlarını hisseden Can başını çevirdi ve göz göze geldiler. İkisinin de gözlerine yaşlar dolarken bakışlarını kaçırdılar.

Murat, arabasına binip çalıştırdı ve yola çıktı. Radyoda çalan şarkı ise Murat'ın zaten paramparça olan kalbini ezip boğazına yumru oturmasına sebep oluyordu.

"Bozuk trenler gibi,
Unutmuşum seferleri,ah,
Neden silmem her şeyi?
Bu aşk benim en temiz kirim.
Sen, kapandığım devir,
Artık yerin yurdum değil,
Yağmur silse kederlenir,
Bu aşk benim en temiz kirim,
Anla..."

Nihayet Harun'un evine vardığında arabayı durdurup indi. Burası güzel, bahçeli bir evdi. Murat, ağır adımlarla evin verandasına doğru ilerledi. Verandanın birkaç basamağını tırmandı. Tam o sırada elinde bir kutu ile Harun, evin kapısından çıktı. Neredeyse çarpışacaklardı.

"Ah, geldin mi?" deyiverdi. Sonra hafifçe geri çekilip, verandada oturan, Murat'ın şimdiye kadar görmediği adamı işaret etti.

"Baba, bu bahsettiğim arkadaşım, Murat. Murat, babam, Ahmet Kemal."

Yaşlı adam Murat'a içten bir tebessüm bahşetti. Murat da gülümsedi.

"Memnun oldum,efendim" dedi.

"Ben de çok memnun oldum, evlat."

Harun, babasının karşısındaki yeri gösterdi.

"Lütfen, otur. "

Murat ilerledi ve oturdu. Harun elindeki kutuyu ortadaki masaya koydu. Hemen içeri girdi.

"Nasılsın evladım?" diye sordu Ahmet Kemal.

"İyiyim, teşekkürler, siz?"

"Ben gayet iyiyim ama sen hiç iyi görünmüyorsun"

O sırada elinde birer bardak çay ile Harun belirdi. Çayları herkesin önüne koydu. Murat'ın yan tarafına oturduktan sonra önündeki kutuyu açmaya koyuldu.

"Senden bir şey rica edeceğiz, Murat" dedi.

Murat masanın üzerinde duran küçük ahşap attan gözlerini ayırıp onlara baktı.

"Ne?" dedi. Ortada dönen hiçbir şeyi anlamıyordu.

Harun kutudan çok eski bir defter ve birkaç kağıt çıkardı. Murat'a uzattı.

"Bunları okur musun?"

Murat, kendine uzatılanları aldı. Defteri açtı ve okumaya başladı.

"7 Eylül 1950
Benim için yeni bir devrin başladığı bu günde yeni bir defter çok iyi oldu doğrusu. Ben, Ahmet Akbulut, şu anda bir trendeyim, öğretmenlik yapacağım köye gidiyorum..."

Murat başını kaldırıp hayretle onlara baktı.

"Ahmet... Akbulut?"

Ahmet Kemal hafifçe gülümsedi. Harun ise sırıtıyordu. Murat, başını eğdi ve merakla okumaya devam etti.

Man O To [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin