7 Ekim 2020
Nihayet büyük gün gelmişti. Murat, Bora, Can, Ali ve Mert maçın yapılacağı kapalı sahaya girdiler. Onları destekleyecek olan arkadaşları ise kenardaki yerlerini aldılar.
Girdiklerinde Yasin ve takımı onları bekliyordu. İki takımın da oyuncuları birbirlerine öfkeli bakışlar attılar.
Bora ve takımı hazırlanmak üzere sahanın bir ucuna gittiler. Çantalarını bırakırken Can:
"Kendimi savaşa gidiyormuş gibi hissettim" dedi. Takım arkadaşları gülümsedi."Çok gerilme, gerilirsen istemediğin şeyler olabilir" dedi Murat. Can, ona baktı, yutkundu ve gülümsedi.
Murat kolunu Can'ın omzuna atıp onu hafifçe döndürdü. Can şimdi rakip takımın oyuncularını görüyordu. Murat onları Can'a tanıtmaya başladı.
"Şu dövmeli sarışın Yasin. Şu kel olan Salih, uzun saçlı olan Mahmut. Şu sarı çocuk Erman. Diğerini tanımıyorum, yeni oyuncu olmalı."
Can hepsine tek tek baktı. Yabancı olan, esmer, ela gözlü bir adamdı. Can, adamın yüzündeki ifadenin hep mi öfkeli olduğunu yoksa şimdi mi böyle olduğunu düşünmeden edemedi.
Sonunda rakipler sahada karşı karşıya geldi. Yasin:
"Aramıza yeni kişiler katılmış?" Dedi alayla.
"Tanışalım mı beyler?" Diye devam etti.
"Birazdan tanışacaksın Özdemir" dedi Bora dişlerinin arasından.
"Evet, haklısın Karakaya." Yasin başını takımın en solundaki kişiye çevirdi, Mert'e.
"Size hitap etmem gerekirse nasıl sesleneyim beyefendi?"
"Ceylan" diyerek soyadını söyledi Mert, az önceki atışmaya ithafen soyadını söylemişti. Ortamdaki gerilimin onu tedirgin ettiği belli oluyordu.
"Pekala, Ceylan, Kılıç, Karakaya, Akbulut ve?"
"Candan" dedi Can.
"Başlayalım mı?" dedi Murat bezgince.
Böylece, maç başladı. Çok sert bir karşılaşmaydı bu, sanki maç değil savaş gibiydi. Can elinden geldiğince iyi oynamaya çalışıyor, Murat da onu korumaya çalışıyordu.
Kenardakilerin tezahüratları eşliğinde ilk 15 dakikayı Bora ve takımı önde götürdü. Bunun üzerine Yasin ve takımı çok hırslanmıştı. Bir ara Bora Murat'a;
"Can'ı bu takıma almamalıydık, çocuğa bir şey olacak" dedi nefes nefese."Artık çok geç. Sen maçı kazanmaya bak, ben onu korurum." diye cevapladı Murat. Bora başıyla onayladı.
Maç tüm hızıyla devam etti. Murat, muhteşem bir üçlük attığında,takım sevinç kahkahaları atarken Can Murat'ın sırtına atladı. Murat bu durum onun için çok normalmiş gibi Can'ın düşmemesi için zarifçe bacaklarından tuttu. Boynuna konan minicik öpücüğü hissettiğinde ise gülümsedi.
Onların galibiyete doğru giden bu durumu ve sevinci rakip takımın gözüne batmıştı. Bir ara Can, topu almış, potaya ilerlerken Salih ona çelme taktı. Can dizinin üstüne yere düştüğünde takım arkadaşları faul olduğunu söyleyerek itiraz etti. Murat çok sinirlenmişti. Hızlı hızlı yürüdü, Salih'i göğsünden tutup itti. Salih geriye savrulurken o esnada ayağa kalkmış olan Can Murat'ın koluna yapıştı.
"Murat, sakin ol. Haklıyken haksız duruma düşeceğiz"
"Sen iyi misin?" diye yumuşak bir sesle sordu Murat.
"İyiyim sen merak etme beni"
Murat başını çevirdiğinde rakip takımın yeni oyuncusunun onlara tuhaf bir şekilde baktığını fark etti. Can da fark etmişti, boğazını temizledi, toparlandılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Man O To [BxB]
Fanfiction"Bir hikaye neden sonsuzluğa erişir?" Adam bu derin sorunun karşısında tereddüt etti, böyle bir şey beklemediği belliydi. Sonra toparlandı. "Bilmem, hikayenin baş karakterine sormak gerek" dedi ve gülümsedi. Sonra devam etti. "Tek bildiğim, herkes...