Instagram hesabı: Zemheriarafwatty
Şarkı: Sia-Titanium
Başlama tarihinizi yoruma atabilirsiniz🌙Tanıtım Bölümü:
Karanlık çökmüş, aradan saatler geçmişti. Onun karanlık yanına verilmiş, bir armağandı gece. Aynada kendini izledi bir süre. Donuk mavi bakışlar, morarmış yüzü ve dudağının kenarındaki kanı izledi aynadaki aksinden. Alışkındı o bu haline. Elinde tuttuğu kazağı üzerine geçirip saçlarını dışarı çıkarttı. Hala hırsını alamadığı için öfkeliydi. Aklına ring de dövüştüğü adamın yüzü geldiğinde hafif bir şekilde mırıldandı. "Siktiğimin adamı!" derin bir nefes verip çantasını da alıp dışarı çıktı. Karanlık sokaktaki birkaç serseriyi ve sarhoş adamları umursamadan yürümeye devam etti.
Başındaki ağrı, zihnini uyuşturmuş ve zincir vurmuştu aklına. Umursamadan devam etti karanlık sokakta yürümeye. Başındaki ağrı hep vardı ama fakat bugün diğer zamanları geride bırakacak biçimde daha ağrılıydı. Tanıdık sokaklarda yürümeye devam etti ve ormanlık yola saptı. Evini gördüğünde daha da hızlandı adımları. Bir an önce eve gidip yatmak istiyordu. Evin önünde botlarını çıkarıp içeri girdi. Işıklar kapalıydı. Anahtarını kenara bıraktığında gözleri annesini buldu. Bu kadınla uğraşamazdı. Çantasını kenara bıraktı ve odanın içine ilerledi. Annesinin gözleri üzerindeydi, gözlerindeki neşe çok belliydi. Dudaklarına sürdüğü kırmızı rujla ciğer yemiş kediye dönmüştü. Omuzlarının üstündeki kıvırcık saçlarının onun düz saçlarıyla alakası yoktu.
Onu umursamadan merdivenlere yöneldi. Yine bakışlarını üzerinde hissettiğinde yüzü onun olduğu tarafa döndü. "Hissediyorum bugün büyük gün. Damarlarımda gezen o kutsal kanı hissediyorum!" kaşlarını kaldırarak ciddiyetle konuşmasına yüzünü buruşturarak cevap verdi. Bu kadına karşı hissizdi ama katlanmak zorunda kalıyordu.
Yüzüne o alay dolu ifadeyi takındı. "Bu masallarını gittiğin hastanelerde de anlatsaydın, o zaman sana katlanmak zorunda kalmazdım." dediğinde annesinin yüzü düşse bile toparlanıp yeniden gülümsedi. Kızını takmadan hoplayarak ormana doğru ilerledi.
Aptal kadın yine üzülecekti. Her dolunayda olduğu gibi yine ormana gidecek. Sabaha kadar orada kalacak ve sabah ağlayarak bu eve girip genç kadının başını ağrıtacaktı. Bu olay yıllar önce başlamıştı. Annesine her gece gördüğü bir rüyadan bahsetmişti, işte o yaptığı en büyük hatalardan biriydi. Annesi artık çekip gitse bile her dolunay vakti eve dönüyor, deli saçmalarını anlatıyor ve heyecanla ormana gidiyordu. Gördüğü rüya ise...
Gözlerinin önünde tanıdık bir çift göz belirdi yine. Kalbindeki bu hissi tarif edemiyordu. Gece misali siyah ama yıldız gibi parlak gözleri olan adamı, yıllardır rüyasında neden gördüğüne anlam veremiyordu. Tanımıyordu, onu hiçbir yerde görmediğine emindi. Fakat sanki bir parçası, onun üzerinde bir hakkı varmış gibi de hissediyordu. Saçma bir rüyaydı işte, öyle olmalıydı.
Kafasını iki yana sallayıp o hissin etkisinden kurtuldu. Daha fazla oyalanmadan odasına çıktı. Bu kez yatağa uzanıp gözlerini yumdu. Başının ağrısı ona engel oluyordu. Sağa döndü ve gözlerini kapattı. Sonra soluna, yine sağına ama uyuyamıyordu. Yatağın kenarındaki ilaca uzanıp sürahiden su doldurdu. Uyku ilacı etkisini gösterirken, göz kapakları usul usul kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zemheri Araf
FantasyGecenin en karanlık koynunda; bir ayinin ortasında, kendinizi bulsanız nasıl hissedersiniz? O gece Zemheri ait olmadığı bir yerdeydi. Ya da öyle sanıyordu. Bir Gelin Ayini'nde. Dolunay'ın göğsünde. 🌑 "Cok susuyorsun, suskunluğun beni daha çok ko...