Ange, diğerlerinin üzerindeki uyku büyüsünü kaldırmış olmasına rağmen Destin ve Claudio birkaç saat daha uyumuşlardı. Uyandıklarında Earlene ve Ange odada yoktu. Onları karşılayan Canis'ti. Köpekle biraz oyalandıktan sonra Azuma'nın yorgun olacağını düşünerek uyumasına izin vermişler ve Ange'in onlar için bırakmış olduğu kürkleri alarak odadan ayrılıp iki kardeşi aramak üzere dışarı çıkmışlardı. Her yerin karla kaplı olduğunu görünce Claudio, Destin'in sözlerine aldırış etmeden koşarak kendini karların içine atmıştı. Destin de mecburen onu takip etmek zorunda kalmıştı. Claudio, Destin'i zorla kartopu savaşına sürüklemişti. Başkentte genelde kar yağsa bile bu kadar fazlasının bir arada olması her zaman görebilecekleri bir şey değildi. Biraz oyalandıktan sonra arkalarından tanıdık bir ses geldi. "Demek uyandınız."
Claudio cevap vermek üzere arkasını döndü ancak sözleri gördüğü suratla boğazına geri kaçtı. Neredeyse kan kusuyordu, onun yerine konuşan Destin olmuştu. "Maskene ne oldu?"
Claudio içinden geçirdi. Maske mi? Ne maskesi? Şurada duran yüze bakarak nasıl konuşabiliyorsun hâlâ?
Sonuçta kendini kötü hissettirebilecek kadar yakışıklı biriyle karşılaşmayalı çok uzun süre olmuştu. Neredeyse Cael'le karşılaştırabilirdi ancak Cael'in etrafındaki varlığına alışmış olduğu için onun yanındayken kendini kötü hissetmiyordu. Geri koy maskeni. En başta takman doğru bir seçimdi.
"Kırıldı maalesef." diye cevapladı Ange her zamanki gülümsemesiyle.
"En başta takıyor olmanın anlamı neydi o zaman?" diye sormadan alamadı kendini Destin. Claudio bu sorunun kaba olduğunu düşünmüştü ancak Destin, her zaman kabaydı.
"Siz artık yabancı değilsiniz. Ayrıca hava durumuna bakılırsa bir süre burada kalacağız gibi gözüküyor, her zaman maskeyle dolaşamazdım ya."
Dedikleri mantıklıydı. Destin, sonunda birlikte gezdikleri kişinin maskesini çıkarmış olduğu için kendini daha rahatlamış hissediyordu. Yine de kötü olmayan bir yüze sahipti ve neden maske takıyor olduğunun nedenini söylememişti, bu yüzden şüphelerini silmeye yetmezdi. Buna rağmen konuyu daha fazla uzatmama kararı aldı ve gözleri arkada duran Earlene'in suratına düştü. İki kardeş birbirlerine fazlasıyla benziyorlardı.
Earlene önünde durduğu kardan adamın önünden çekildi. İfadesiz olsa da gözleri parlıyordu. "Siz de katılın."
Bu neredeyse Earlene'in ilk kez onlara konuşuşuydu. İki genç reddedemediler ve dördü kardan adamı yapmaya koyuldular.
-
Azuma, yüzünde garip bir ıslaklık hissederek uyanmıştı. Burnuna gelen iğrenç kokuyla üzerine çıkmış olan köpeği kenara itip elini suratına götürdü, her yeri salya olmuştu. Canis ona hiçbir suçu yokmuş gibi bakıyordu. Çarşaflardan birine yüzünü silerek ayağa kalktı. Odada kimse yoktu.
Böylece pencereden bakmak üzere camın olduğu tarafa yürüdü. Dışarı baktığında dört figürü rahatça görebiliyordu. Onlara katılmak istemediği için odadan çıkıp merdivenlerden aşağıya inmeye koyuldu. Büyük metal kapının önüne vardığında kendisi bile oraya gelmiş olduğuna şaşırmıştı. Canis onu tüm yol boyunca takip etmişti. Azuma tokadan kurtulmuş olan bir tutam saçını kulağının arkasına sıkıştırdı ve kapıya tıklatmak üzere elini kaldırdı ancak vurmasına kalmadan kapı kendi kendine açılmıştı.
"Seni buraya getiren ne?"
"Merak ettiklerim var." diye dürüstçe cevapladı Azuma birkaç saniye karşısındaki adamın yüzüne baktıktan sonra. Jue ilk önce ona sonra yanında duran köpeğe bakmıştı. Kapıyı açık bırakarak içeriye geçti. "Kapıyı kapat."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALF & HALF - Yarı Melek [BL]
FantasíaHalf & Half serisinin ikinci kitabıdır. ////// BL yani iki erkek arasındaki aşk kitapta yer almaktadır, ona göre okuyun~ Umarım beğenirsiniz. :)