AKIM 3.KISIM

316 46 34
                                    


"Karışık." diye cevapladı Ange garip bir sessizliğin ardından. Sonrasında Earlene Azuma'nın daha fazla soru sormasına izin vermeden araya girmişti, gözünü kırpmadan ona bakıyordu. "Biliyorsun."

Azuma ilk önce Earlene'in onunla konuştuğunu anlamamıştı. Genelde biri bir şey söylemek isterse konuşmak istediği kişiye seslenmesi gerekirdi değil mi? Ancak bu kız sadece diğer kişi bakışlarını ona çevirene kadar bakıyordu. Ürkütücü ve garipti, fark etmeden kaşları çatıldı. "Neyi biliyorum?"

"Akımın geldiği yeri."

"Hayır, bilmiyorum." diye belirtti Azuma. Akımın olup olmadığını bile hissedemiyordu, nasıl bilebilirdi? Earlene ise cevap vermeden ona bakmaya devam etti, Azuma'nın kaşları daha da çok çatıldı. Kızın bakışları fazlasıyla rahatsız ediciydi. En sonunda dayanamayarak tekrar konuştu, sesinden hissettiği rahatsızlık belli oluyordu. "Ne istiyorsun?"

"Bildiklerini anlat." Kızın yüz ifadesi ve ses tonu sinir edici bir biçimde her zaman aynıydı.

"Bilmediğimi söyledim ya!" Azuma neredeyse bağırmıştı. Earlene'in tavırları onu fazlasıyla rahatsız ediyordu, bir an önce oradan çıkıp gitmek istiyordu. Sonunda Ange araya girdi.

"Earlene." Kız kardeşi ona dönmedi. "Neden bildiğini düşünüyorsun?"

"Güneyden geliyor." diye yanıtladı onu Earlene.

Lychinus'un güneyde olduğu doğruydu ancak Azuma'nın oradan gelmesi bir anda ortaya çıkan saçma sapan bir akımı bileceği anlamına gelmiyordu. "Bununla ne alakası var?" diye sordu Azuma, sesi hâlâ sertti.

"Güneyden geldin. Akım da güneyden geliyor." dedi Earlene bakışlarını kaçırmadan. Bu, Azuma'nın sabrını taşıran son damla olmuştu.

"Güneyden geliyorsam ne olmuş? Destin ve Claudio da güneyden geliyor! Güneyden gelen bir sürü insan daha var. Saçma sapan bir akımı neden bilmem gereksin? Ne olduğunu bile bilmiyorum."

Küçük kız ona aynı şekilde bakmaya devam ediyordu. Azuma onun daha fazla konuşmasını beklemeden hemen hızla oradan ayrılmıştı. Daha fazla onunla uğraşmayacaktı.

Earlene, Azuma'nın gitmesiyle abisine döndü. "Onu sinirlendirdim."

Earlene genelde sert ve emrivaki konuşurdu. Bunun üzerine aklından geçenleri herkesin anlayabileceği şekilde kelimelere dökemediği zamanlar da oluyordu, böyle olunca çoğu kişi onu yanlış anlayabiliyordu. Kız kardeşinin bu tavrına alışmak Ange için bile zaman almıştı. Bir de daha önce Azuma'yı tehdit etmeye gittiyse Azuma'nın onu zaten sevmiyor oluşu ve sinirlenerek anlamaya çalışmadan gitmesi normaldi. "Daha açıklayıcı olman gerekiyordu."

Earlene onun bu dediğini takmadan devam etti. "Akım. Kiminle alakası var?"

"Bu zor bir soru," diye belirtti Ange, merdivenlerden yukarıya çıkmaya başlamışlardı. Earlene arkasından geliyordu. "Her şeye rağmen Tenebrae'nin tanrısı bunu fark etse bile gidip sorunu çözmekle uğraşmayacaktır. Yine de bu geçidin ne kadar uzun süre açık kalacağını veya belli aralıklarla açılıp açılmayacağını bilmiyoruz. O yüzden bilgiye ihtiyacımız var."

"Ya kapanırsa?" Earlene'in adımları yavaştı.

"O zaman kutuplardan girmeyi denemekten başka çaremiz kalmaz."

"Aurae fark edecektir."

"Ne yapabilir ki?" Ange durdu ve biraz düşündükten sonra bunun çok saçma bir soru olduğunun farkına vardı. Neler yapmayabilirdi ki?

HALF & HALF - Yarı Melek [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin