MESAJ 8.KISIM

277 43 65
                                    


"İyi misin?" Azuma gözlerini aralamasıyla karşısında Ange'i gördüğünde neredeyse geri dönmüş olduğuna inanamıyordu. Alnında birikmiş terleri titreyen eliyle sildi ve yavaşça doğruldu. Bir dere kenarında oturuyorlardı. "Uyanman çok uzun sürdü."

Gerçekten de öyle, diye düşündü Azuma. Neredeyse artık olduğu yeri unutuyordu, geçmişle tamamen bütünleşmiş hissediyordu. Bir süre onu meraklı gözlerle inceleyen adama baktıktan sonra tek bir hamleye dereye doğru dönerek konuştu, sesi kısık çıkmıştı. "Bana bir dakika ver."

Ange'in ona cevap vermemesi ve uyarmamasıyla dere suyunu yüzüne çarptı. Su berrak ve temizdi.

Geçmişini tekrar yaşamıştı.

Yaşadığı acıdan dolayı beyninin ona unutturduğu şeyleri tekrar hatırlamış ve hissetmişti.

Sonrasında hissettiği suçluluk duygusunu da beraberin de getirmişti...

Leo ve Martim'in ölümü, onun bir suçu yoktu değil mi? Yıllarca kendisine bunu söyleyip durmuştu ancak... Ancak bu beklediğinden daha çok onu ezmişti ve hâlâ bazen ezmeye devam ediyordu. Hak ettiler, dedi. Hepsi buldukları sonu hak etmişlerdi ancak neden hâlâ kendini kötü hissediyordu?

Ne yapması gerektiğini bilemeden suyun dalgalarını izledi.

Onu kırmadığını ve incitmediğini düşündüğü şeyler aslında ona fark ettiğinden daha fazla zarar vermişti. Tüm bunları tekrar unutması o kadar kolay olabilir miydi ki?

"Ruh sana geçmişten bir anını mı gösterdi?" Ange'in sesiyle yüzünü yeniden ona çevirdi ve kafasını olumlu anlamda salladı. Perçemlerini ıslatmış olan birkaç su damlası kıyafetlerinin üzerine damlıyordu. Azuma, Ange'in devam etmesine izin vermeden sordu. "Sana da mı geçmişini gösterdi?"

Ange bununla söyleyeceklerini yutarak ayağa kalktı. "Öyle."

Azuma, Ange'in ne görmüş olduğunu merak etmiyor değildi. Uğraştıkları ruhun ona en güzel ve seçilmiş anılarını göstermesine imkân yoktu ama Ange hiçbir şey olmamış gibi karşısında duruyordu. Aslında onun yapması gereken de oydu, ne artık geçmişteydi ne de geçmişteki kendisiydi. Birkaç şeyi hatırladı diye hayatında büyük bir değişiklik olmayacaktı, sonuçta artık Sai ailesine bir daha kimse onu götüremezdi. Saçlarını arkaya atarak o da ayağa kalktı. Bunu görünce Ange kaşlarını hafifçe kaldırmıştı. "İyi misin?"

Azuma yalnızca 'evet' anlamında kafasını salladı. Nasıl gözüktüğü hakkında bir fikri yoktu, muhtemelen iyi gözükmüyordu fakat iyi olmaktan başka seçeneği yoktu. Başındaki ve vücudundaki ağırlığı umursamadan yutkundu. Ange, gitmek için hazırdı ancak Azuma onu durdurup seslendi. Saklamasının bir anlamı yoktu zaten, değil mi? "Ange, bir şey soracağım."

"Sor." diye cevapladı Ange ona dönerek, Azuma gözlerini kaçırdı.

"İnsanlar biri tarafından öldürülünce ruh kendini öldürünce hayalet oluyorlar. Peki ya birini öldürenlere ne oluyor?" Sonuçta birini öldürmek, biri tarafından öldürülmekten çok daha fazlasıydı.

"Hm," diye mırıldandı Ange anlar bir şekilde, Azuma'nın omzuna kolunu atmış, bir yandan onu çekerek bir yandan da yürümeye başlamıştı. "Ne kadar kişiyi öldürdüğüne bağlı, genelde öldükten sonra ruhunun zarar görmüş olduğunu fark edersin. Çok kişiyi öldürmüş birinin ruhunu iyileştirmek için döngüye girmeye fırsatı kalmadan dünyadan silinir."

HALF & HALF - Yarı Melek [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin