Claudio'nun sesini duymasıyla Azuma'nın beynine kan sıçraması bir oldu, hızla Ange'i itmeye çalıştı. Ancak Ange ondan daha güçlüydü. "Ses çıkarma." diye belirtti ve Azuma'ya son bir bakış attıktan sonra hızla elindekini ağzına alıp emmeye başladı.
"Azuma, uyuyor musun?"
Azuma ağzına gelen iniltileri kovmak için alt dudağını ısırmak zorunda kalmıştı. Kendini zor tutuyordu. Ange ise hiç yardımcı olmuyordu, onun her hareketiyle Azuma daha da çok kendinden geçiyor, aynı zamanda onu izlemekten kendini alıkoyamıyor, birinin böyle bir şey yaparken nasıl o kadar büyüleyici gözüktüğüne anlam veremiyordu.
Çok geçmeden odadan ses gelmemesiyle uzaklaşan ayak sesleri kulaklarına gelmesiyle rahat bir nefes almıştı ancak dudaklarını ısırmayı bırakmadı. Tüm vücudu titriyordu. "Ange... Ye... Yeterli."
Ange onu duymasıyla ağzındakini çıkardı. Birkaç ileri geri gidiş hareketinin ardından yatak örtüsünün üzerine gelmişti, kendini yeniden yatağın üstüne bıraktı. Beyninden bin bir düşünce geçerken nefesleri düzensizdi. Ange yanına uzandıktan birkaç saniye sonra bacaklarını kapatıp ona döndü.
Genç adam Azuma'yı izliyordu, kapalı gözlerindeki kirpikleri birer yelpaze gibi yanaklarına iniyordu. Bakışları kanatmış olduğu dudağını üzerine gitti ve eğilip yeniden onu öptü.
Azuma itiraz etmiyordu. Ange'in onu istediği gibi öpmesine izin verdi. Kendini sarhoş gibi hissediyordu. Genç adam dudağının kanaması durunca ondan ayrılmıştı.
Bunun ardından Azuma gözlerini hafifçe araladı, göz göze gelmişlerdi, birbirlerinin nefeslerini hissedecek kadar yakınlardı. Azuma onun çok uzaklaşmasına izin vermeden onu yeniden öptü. Kısaydı, uzun sürmemişti. Geri çekilmeden bir kere daha aynısını yaptı, ve bir kere daha, ve bir kere daha. Sonunda Ange'in dudaklarında bir gülümseme belirmişti, ona karşılık verirken konuştu, sesi neşeliydi, yalnızca Azuma'nın duyacağı kadar yüksekti. "Hem durmamı söylüyorsun hem de devam ediyorsun, senin derdin ne?"
"Bilmiyorum." dedi Azuma kendini onun nefesinde kaybederken, ve bir kere daha öptü. Kelimeleri öpücüklerinin arasında kayboluyordu. "Bilmiyorum..."
Ange'in gömleği inceydi, üzerine ceket giymiyordu. O yüzden göğsüne dokunduğunda tüm kaslarını elinin altında rahatça hissedebiliyordu. Buna rağmen parmakları düğmelere gitti ve birkaçını hızla açmıştı. Onu omuzlarından tutup kendine daha çok çekti, Ange kendini yeniden Azuma'nın üzerinde buldu, nefes almak için duraksamıyorlardı.
Ange'in yeniden üzerine çıkmasıyla Azuma'nın onun ne kadar sert olduğunu hissetmesi bir olmuştu. Bacağını hafifçe oynattı. Ani şaşkınlıkla Ange dudaklarından ayrılmıştı, yine de çok yakınındaydı. "Artık durmamı istesen bile duramam."
Azuma onun yüzüne düşen saç tutamlarını diğerinin kulağının arkasına sıkıştırdı, dizini ona daha çok dayarken kulağına doğru fısıldadı. "Bunu isteyeceğim."
Bununla Ange onun çenesini, dudaklarını, yanaklarını, boynunu bir kere daha öptü, emdi. Elleri Azuma'nın süt gibi bembeyaz olan bacaklarındaydı, onları açarak arasına girdi ve onu daha da çok kendine çekti. Azuma kendini onun etrafına sararken devam etti. "Ama sen durmak zorunda değilsin."
Kolları Ange'in sırtından yavaşça pantolonuna gitti. Onu çözerken ve indirirken içine ne girmiş olduğunu bilmiyordu. Artık durup duramayacağını, sonrasında nasıl hissedeceğini düşünmüyordu. O anda iyi hissediyordu ve gerisinin bir önemi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALF & HALF - Yarı Melek [BL]
FantasyHalf & Half serisinin ikinci kitabıdır. ////// BL yani iki erkek arasındaki aşk kitapta yer almaktadır, ona göre okuyun~ Umarım beğenirsiniz. :)