KAÇIŞ 6.KISIM

353 50 79
                                    


Saraya döndüklerinde daha şafak sökmemişti. Azuma, Ange'in ona vermiş olduğu sihirden dolayı kendini çok daha iyi hissediyordu. Bu yüzden ilk önce Ange, Claudio'yu boş odalardan birine yatırdıktan sonra Azuma'nın onun suratındaki kanları iyice temizlemeye gücü yetmişti. Claudio'nun burnu ve kaburgaları kesinlikle kırılmıştı, ne zaman bilincini kazanacağı ise bilinmiyordu. Azuma, Destin'i oraya çağırmayı düşünmüştü ancak onun gibi bir sinire sahip birinin o anda orada olması en iyi seçenek değilmiş gibi gözüküyordu. Sonunda dayanamayıp bir köşeye oturmuş onu dikkatlice izleyen Ange'e döndü. "Onu iyileştirmeyecek misin?"

"Neden böyle bir şey yapayım?" Ange tereddüt etmeden konuşmuştu. "Onun bana hiçbir yararı yok."

Azuma gözlerini devirdi, yeniden kavga ederlerse beyni patlayacakmış gibi hissediyordu. Yine de düşüncelerini ifade etmekten kaçınmadı. "Senin yüzünden bu hale geldi. Asıl istedikleri sendin."

"Benim peşimden gelen de sizdiniz. Hem zamanında gelmeseydim çoktan ölmüş olacaktı, şu anki hâli iyi bile."

Azuma ne diyeceğini bilemeyerek ona baktı. Bu muydu yani? İhtiyacı olmadığı herkese kenara mı atıyordu? Bir an için bile olsa daha farklısını ummuş olduğu için kendine kızdı. "Ben de ölmüş olacaktım."

"Sen o kadar kolay ölmezsin." dedi Ange alaycı bir sesle, bir yandan da üst üste atmış olduğu bacaklarını çözüp ayağa kalmıştı. "Oradayken ne duydun?"

Azuma çok fazla bir şey hatırlamıyordu. Sadece bir kadının Ange hakkında bahsettiğini anlamıştı. Ange eğer onları kurtarmaya geliyorsa onların Ange için değerli olduklarını söylemişti. Ancak öyle bir şey yoktu. Muhtemelen Azuma'yı yeniden planları için kullanmaya karar vermişti ve üstüne bir de bilmemesi gereken bir şeyi duyup duymadığını soruyordu. Ağzını iyice kapattı. Ange, Azuma'nın cevap vermemesiyle yanına gidip koluna dokunmuştu. "Azuma."

Azuma ani bir hareketle kolunu çekti. "Ne var?"

Ange onun bu hareketine bir şey demeden baktı. Yüz ifadesinden duygularını okumak zordu. Azuma oturduğu yerden kalktı ve ondan biraz uzaklaştı. Sesi yüksek çıkmıştı. "Sana bir şey anlatmak zorunda değilim! Gitmemi söyledin, o yüzden yarın Claudio ve Destin'le buradan ayrılacağız. Tekrar konuşmamıza gerek yok."

Ange'in Azuma'nın üzerinde gezdirdiği bakışları deliciydi. Bir şey demek için ağzını açtığı anda odanın kapısı büyük bir gürültüyle açıldı.

"Ses... Çok yüksek."

Gelen Earlene'di. Abisine doğru sordu. "Neden kavga ediyorsun?"

Ange onu görmesiyle yüz ifadesini yumuşattı. Hatta suratına şirin bir gülümseme bile eklemişti, onun açısından her şey çok normal gibi gözüküyordu ancak Azuma'nın bu kadar kolay rol yapmasına imkân yoktu. Ange kardeşine doğru konuştu. "Etmiyoruz, gidip uyu."

"Neden hâlâ bu haldesin?" diye sordu Earlene abisinin dediğini duymazdan gelerek. Bunun üzerine Ange'in gülümsemesi daha da büyümüş, neredeyse korkunç bir hâle bürünmüştü. "Uyu."

Earlene ona uzun bir bakış attıktan sonra kapıyı çekerek odadan ayrıldı. Bunun üzerine saniyesine kalmadan Ange'in gülümsemesi silindi ve Azuma'ya döndü. "Gitmeni sinirden söyledim."

Bu, Azuma için bir şeyi değiştirmiyordu. Ange devam etti. "Tek başınıza dışarı çıkarsanız öleceksiniz. Oradaki kadın çoktan sana ilgi göstermeye başladı bile, peşinden gelecektir."

"Neden umurunda ki? Kendimi koruyabilirim."

Ange ikinci cümleye yorum yapmadan Azuma'ya baktı. Sesinden alay ettiği belliydi. "Çünkü seni kullanmayı planlıyorum, o yüzden hayatta kalman gerekiyor, değil mi?" Yüzüne yeniden sahte bir gülümseme yerleştirdikten sonra ekledi. "Arkadaşını iyileştireceğim, bu kadar gergin olmana gerek yok."

HALF & HALF - Yarı Melek [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin