Odada olan seslere Claudio da uyanmıştı. Sonuç olarak sadece birinin götürmesi yeterli olduğundan Destin, Claudio'ya yatmasını söyleyerek onlarla beraber dışarı çıkmıştı. Soğuktan ara ara buz tutmuş olan karların üzerinde kaymamaya çalışarak yürürken sordu. Gözleri yarı kapanıktı ve esniyordu. "Daha güneş bile doğmadı. Bu kadar acil olan durum ne?"
Azuma cevap vermeden önce Ange'e kısa bir bakış attı. "Sai ailesinden biri burada. Ayama'yı kaçırmaya çalıştı."
Bunun üzerine Destin tepki vermedi, daha fazlasını da sormadı. Çok geçmeden adımlarını yavaşlatıp durmuştu. Parmağıyla bir ağacı işaret etti. "Orada bulduk."
Hava soğuktu, daha güneş ışıkları oraya ulaşmadığı için bu keskin bir soğukluktu bu. Destin bir an önce gidip sıcak yatağına yeniden girmek istiyordu. Bu yüzden arkasını döndü. "Ben gidiyorum."
İkisi de ona itiraz edemezlerdi, hatta Ange gidiyor olmasının daha iyi olduğunu düşünüyordu. Sonuçta onunla alakalı bir konu değildi, kalsaydı hayatını bile riske atıyor olabilirdi fakat Destin birkaç adım daha attıktan sonra yeniden yerinde dönüp bakışlarını Azuma'ya çevirdi. Çok düşünmeden cümleler ağzından çıktı.
"Cael," bunu dedikten sonra duraklayıp bir saniyeliğine Ange'in tepkisine bakmıştı. Azuma Cael'in ismini duymasıyla tamamen ona döndü. Destin devam etti. "O da Sai ailesinde bir gariplik olduğunu düşünüyordu. O yüzden Regium kılığına girdi. Claudio'ya detaylarını sorabilirsin, o daha çok biliyor."
Azuma'nın gözleri kocaman açılmıştı. Cael'in Sai ailesinde bir gariplik bulduğunu biliyordu ancak bundan Destin ve Claudio'nun haberinin olacağı aklına gelmemişti. Döndüğünde Cael'e bunun hakkında ne yapmayı planladığını, orayı neden araştırdığını sormak istiyordu ancak direkt Claudio'ya sorarsa bu içinde bulundukları durumu kolaylaştırmış olabilirdi. Aynı zamanda bu; Destin'in uzun bir sürenin ardından ilk kez onunla düzgün bir şekilde konuşuşuydu, bu yüzden ona teşekkür etmek istedi ancak sarışın onun cevabını bile beklemeden yeniden saraya doğru yola koyulmuştu. Yapacak bir şeyi olmadığından Ange'e döndü.
Ange de ona bakıyordu, yorum yapmadan ağacın olduğu tarafa doğru yürüdü. Azuma onu arkasından takip ederken sordu. "Onun kulübeye geri dönmüş olduğunu nereden biliyoruz? Başka yere de gitmiş olabilir."
Ange ağacı incelerken cevapladı. "Kendimce tahminlerim var."
Azuma onun daha açıklayıcı olmasını umuyordu ancak üzerine gitmedi, aksine konuyu değişti. "Bu arada... Doğruyu söylediğin için teşekkür ederim. Cael hakkında."
Ange ağacı bırakıp başka bir yöne doğru yola koyulmuştu. "Teşekküre gerek yok."
Azuma gerekli olduğunu düşünüyordu. Yoksa o konu Cael gelip ona gerçekleri anlatana kadar içini yiyip bitirirdi, şimdi ise çok daha rahatlamış hissediyordu. Sai ailesi onun peşinden geliyor olsa bile, ki artık bunun mümkün olduğunu çok düşünmüyordu çünkü Aina onu görünce açıkça şaşırmıştı, bunu umursamıyordu. Ange etrafa bakarken devam etti. "Senin türünün neden tanırları bile dehşete düşürecek kadar tehlikeli olduğunu biliyor musun?"
Azuma biraz düşündü. "Güçlü olduğumuz için mi?" Ancak bunu dediğine kendisi bile inanamıyordu, daha güçleri açığa çıkmamış olduğu doğruydu ancak ara ara normal bir insanın yapamayacağı şeyleri yaptığını hissettiği zamanlar olmuş olmasına rağmen 'güçlü' kelimesinin yakınından bile geçmiyordu. Ange hafifçe gülerek cevapladı. "Tam olarak değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALF & HALF - Yarı Melek [BL]
FantasiaHalf & Half serisinin ikinci kitabıdır. ////// BL yani iki erkek arasındaki aşk kitapta yer almaktadır, ona göre okuyun~ Umarım beğenirsiniz. :)