Bu bölüm Draco'dan.
Destek olmak için oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Umarım bölüm hoşunuza gider. Bu arada, bu bölümün enerjisi geçen bölüm Harry'nin yediği bok yüzünden yerlerde. Uyarı olsun.
İyi okumalar:)
•••
"Malfoy?"
Derin bir nefes aldım. Gözlerimi açıp anın büyüsünü bozmak istemiyordum. Sakince konuştum. "Söyle, Granger."
Bütün dikkatim etrafımdaki seslerde olduğu için cadının muggle yapımı ayakkabılarının altında ezilen çimenin sesi beynimde yankı yapıp kayboldu. Birkaç adım öteme dizlerinin üstünde oturduğunu anlamak benim için zor olmadı.
İnsanlar fark etmeden ne kadar ses çıkartabildiklerinin hiç farkında değillerdi.
"Ne yapıyorsun?" Gölden gelen hafif esinti yüzümü okşarken tebessüm ettim. Tuhaf bir şekilde huzurlu hissediyordum. Cadının bunu bozmasına izin vermeyecektim.
"Meditasyon, ne kadar faydası olduğunu bilsen şaşırırsın."
Sessiz kaldı. Ben de aklımı uzaklaştırmaya çalıştım. Başımda dikilen biri varken zor oluyordu ama başaramayacağım bir şey değildi. Eğer bu şekilde sessiz kalmaya devam ederse...
"Luna'yla fazla vakit geçiriyor olmalısın."
Kaşlarım ben engel olamadan çatıldı. Lovegood'la sadece bir kez muhattap olmuştum onda da benim nöbet günüm olduğu için kaybolan eşyalarını beraber aramıştık.
Söylediklerinin gayet bilgece şeyler olduğunu inkar edemezdim gerçi. "Kaybettiğimiz şeyler nasılsa sonunda bize geri döner. Her zaman beklediğimiz biçimde olmasa da..."
Bir süre daha sessizlik oldu. Ben yine sessizliğin tadını çıkaramadan onun büyük bir ihtimalle kibar olduğunu düşündüğü ama bana sorulursa kaba bir öksürükle ortamın havası tamamen bozuldu, benim de bütün hevesim kursağımda kaldı.
Gözlerimi açıp rahatsız olduğumu belli ederek ona döndüm. "Ne istiyorsun, Granger?" Sözde mahçup bir ifadeyle yüzüme baktı. Umurunda olmadığından adım kadar emindim.
"Üzgünüm, Profesör McGonagall seni görmek isteyince..." Hızla bağdaş kurduğum yerden kalktım. Benimle bir o da ayaklandı. "Neden baştan söylemiyorsun?"
"Söyleyecektim ama ne yaptığını çok merak ettim..." Gözlerimi devirerek akla paklayla cübbemi temizledim. "Odasında mı?" Başını olumlu anlamda salladığında daha fazla oyalanmadan şatoya yürümeye başladım.
Kapının önüne geldiğimde bir saniye soluklandım. Ardından kapıya birkaç kez vurdum.
"Girin!"
Kapıyı açtığımda yaşlı cadıyı masasında ödev okurken buldum. Başını kaldırıp bakmamıştı. "Beni çağırmışsınız, hanımefendi." Sesimi duyunca hızla gözlüğünün üstünden bana baktı. "Bay Malfoy! Gelin, oturun lütfen. Çekinmeyin, bir bisküvi alın." Kararlı adımlarla yaklaşıp masasının önündeki sandalyeye oturdum. Uzattığı bisküviye bakınca midem kötü olmuştu. Yine de nezaket icabı teşekkür ederek aldım.
"Nasılsınız?" Sorusu beni afallatırken belli etmemeye çalışarak gülümsedim. "İyiyim." Bisküviyi ağzıma götürüp aklıma yeni gelmiş gibi çektim. "Asıl sizi sormalı?"
"Açıkçası, endişeliyim." Verdiği yetersiz cevaptan sonra tepki vermedim. İlla ki devam ettirecekti. Beklediğim gibi de oldu. "Seni hiç iyi görmüyorum. Acaba dedim, sınıf başkanlığı görevi seni kaldırabileceğinden büyük bir yükün altına mı soktu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eternal Youth || Drarry Fan Fiction
Fanfiction[Tamamlandı] Draco Malfoy, hayatı boyunca kendisine öğretilen doğruları sorgulamamıştı. Diğerlerinden üstündü. Bunun üç sebebi vardı; o bir büyücüydü, safkandı ve bir Malfoy'du. Kendisi gibi safkan bir cadıyla evlenmeli ve ataları gibi dünyaya bir e...