18. Bölüm

2.2K 232 690
                                    

Medyayı bölüme uydurdum sonunda. İlk başta Pansmione koymuştum sonradan değiştirdim.

Elimdeki bölümler bitmek üzere. Birkaç gün sonra her gün bölüm atma olayı bitecek sanırım. Sizi seviyorum~

İyi okumalar<3

•••

"Dostum, iyi misin?"

"Evet, sadece..." Hayal kırıklığıyla başımı iki yana salladım. "Birini gördüm sandım."

Yoktu.

Yoktu ama olma ihtimali bile gözlerimi dolduruyor, genzimi yakıyordu. Görebilmem için küçük de olsa bir ihtimal olması kendimi ışığa çekilen ama çekildikleri şeyin onları öldüreceğini bile fark edemeyen pervaneler gibi hissetmeme sebep oluyordu.

Aylar geçmişti. Bir saat, iki gün, üç hafta değil. Voldemort'un zihnime girip bana...

Voldemort'un zihnime girip bana Remus'un elinde olduğunu göstermesi, Dumbledore'un ordusundan bir grup olarak bakanlığı basmamız, Remus'un aslında orda olmaması...

Lucius Malfoy, Bellatrix Lestrange ve Sirius Black tarafından pusuya düşürülmüştük. En azından benim tanıdıklarım onlardı. En az on tane daha Ölüm Yiyen vardı ve biz sadece aptal bir grup çocuktuk.

Seherbazlar tam vaktinde yetişmişlerdi. Kehanet parçalanmış, Lucius Malfoy yakalanmış ve...

Remus ölmüştü.

Bakanlık sonunda Voldemort'un döndüğünü görebilmişti ama ben hayatımdaki tek baba figürünü kaybetmiştim. Yeni doğum yapmış olan Tonks kocasını kaybetmişti ve küçük Teddy aynı benim gibi yetim kalmıştı. 

Hogwarts'a döndüğümde her şey daha beter bir hal almıştı çünkü Draco yoktu.

Pansy'nin dediğine göre ben hastanedeyken, Voldemort zihnime girmiş ve bana işkence uygulamıştı, bakanlıktan gelip onu götürmüşler. Sonrasında ne bir haber ne bir mektup. Okula dönmemişti.

Yok olmuştu.

SBD sonuçları okunup bütün derslerden Olağanüstü alan sayılı öğrencilerden biri olduğu açıklanırken yoktu. Ben yas tutarken yoktu. Okul kapanırken yoktu.

Aylar sonra, Dumbledore beni Dursley'lerden alıp bir Profesör'ü ikna etmem için yanında dolaştırmıştı. Ardından da Kovuk'a bırakmıştı. Ben gittiğimde Sirius ve Hermione çoktan oraya varmışlardı. Yazın kalanını geçirirken Gelecek Postası'nda onu görmüştüm.

Lucius Malfoy, Azkaban'da müebbet hapise mahkum edildi. Eşi ve oğlu aylar süren soruşturmanın sonunda aklandı.

Onu fotoğraftan bile olsa görünce o kadar ağlamıştım ki beni sakinleştirmek için Bayan Weasley zorla iksirli şerbet içirtmişti.

Nasıl ağlamazdım ki? Onu daha önce hiç bu kadar çökük bir halde görmemiştim. Yüzü kemikten ibaretti. Hala yakışıklıydı ama bakmak içimi burkuyordu. Özellikle annesiyle onu yan yana görmek...

Annesi depresyondaydı, babası hapisteydi. Annesini bırakıp okula gelebilecek miydi?

Ginny'e tahammül etmek zordu. Aynı evin içinde ondan kaçmaya çalışmıştım. Yoksa cadıyı lanetlememek benim için oldukça zor olurdu.

"Harry, dinlemiyor musun?" Hermione'nin gözümün önünde salladığı eliyle bakışlarımı yanımdaki üçlüye çevirdim. "Ne oldu?"

Hermione bana bıkkın bir bakış attıktan sonra dudaklarını birbirine bastırdı. Sanırım kafamı kırmakla kendini tekrarlamak arasında gidip geliyordu.

Eternal Youth || Drarry Fan FictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin