Merhaba arkadaşlar, umarım herkes iyidir. İzmir ve çevresinde yaşayan arkadaşlara çok çok geçmiş olsun. Ben depremi hissetmedim ama haberlerde izlemek bile moral bozucu.
Hepinizi çok seviyorum ve şakam yok.
İyi okumalar<3
•••
"Harry seni aptal!"
Yüksek bir yerden düştüğüm hissiyle uyanırken tam çığlık atacaktım ki ince bir el ağzımın üstüne kapandı. Nerde olduğumu anlamaya çalışırken havada uyuyan Draco'yu gördüm.
Havada mı?
Asasıyla sarışını düzgün bir konuma getiren cadıyı fark edince bazı şeyler yavaş yavaş oturmaya başlamıştı. Draco'nun yanında uyuyakalmıştım.
Kalbim panikle sıkıştı. "O iyi mi? Bir şey olmuş mu?" Pansy başını iki yana salladı. "Yok gibi duruyor, olsa acıdan uyanırdı."
Hermione beni uzağa çekip bırakırken Pansy de özenle sarışının üstünü örtüp hızlı adımlarla yanımıza geldi. "Yine dört ayağının üstüne düştün. Önce biz geldiğimiz için ne kadar şanslı olduğunu biliyor musun?"
Hala uyku sersemi olduğum için omuz silktim. Ona sarılarak uyumayı çok özlemiştim. Dün olanlara rağmen çektiğim en güzel uykuydu.
"Tamam en azından size yakalandık, sorun yok işte..." Pansy, dudaklarını birbirine bastırarak Hermione'ye döndü. İşaret parmağını bana doğru salladı. "Bu çocuk neden salak?"
"Bilmiyorum, hep böyle değildi aslında..."
"Ne olduğunu söyler misiniz?"
"Ziyarete gelmiştik. Blaise, Pansy'le bir şey konuşmak istediği için ben önden girdim. Onlar içeri girmeden bir şey yapmamak için bekledim..." Hermione, kendi kısmını anlatmış gibi Pansy'e döndü. Blaise ne alakaydı?
"Biz Blaise'le konuşurken Snape'i koridorun ucunda gördüm. Senin aptal olduğunu da bildiğim için Blaise'e Snape'i oyalamasını söyleyip içeri daldım. Yine haklıyım, yine haklıyım..." Anlattıklarını kafam almazken bakışlarımı Hermione'ye çevirdim. Gözlerini devirdi. "Snape kapıda, Harry!"
"Oh..." dedim şaşkınlıkla. Hemen sonra gözlerim sonuna kadar açıldı. "Merlin'in Sakalı! Hala burda olduğumu görürse kesin şüphelenir, ne yapacağım? Neden en başından söylemediniz? Niye lafı uza..." Pansy üstüme pelerini attığında susmak zorunda kalmıştım.
Pelerinimin onda ne işi vardı?
"Git en uzak köşeye otur, sessizlik büyüsü de yapacağım sen kıpırdama yeter..." Beni görmediklerini bile bile kafamı sallayıp odanın uç köşesine gittim. Hermione benim olduğum tarafa büyüler mırıldanırken Pansy kapıya ilerlemişti.
"Blaise, bu küstahlığını Draco'nun durumuna veriyorum..." Snape'in buz kestiren sesi odada dağılırken cadıların yanından geçip Draco'nun yanına gitti. "Eğer bir daha böyle saçma bir şey söyleyecek olursan başına gelecekleri söylememe gerek var mı?"
"Ha..hayır efendim..." dedi gözleri irileşirken. "Özür dilerim, sadece gerginim." Snape başıyla onayladı. Uzanıp elini sarı saçların döküldüğü alna yasladığında Draco huzursuzlanarak kıpırdandı. Neden uyandırıyordu ki? Dinlenip toparlanması gerekiyordu...
"Ben ağlayacağım sanırım özür dilerim..." Pansy'nin uyarısıyla Hermione ona doğru yaklaştı. Siyah saçlı cadı bu hareketi görmemiş gibi yaparak yatağın öbür ucuna yanaştığında kabarık saçlı olan yenilgiyle bakışlarını odadaki diğer herkes gibi Draco'ya çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eternal Youth || Drarry Fan Fiction
Fanfiction[Tamamlandı] Draco Malfoy, hayatı boyunca kendisine öğretilen doğruları sorgulamamıştı. Diğerlerinden üstündü. Bunun üç sebebi vardı; o bir büyücüydü, safkandı ve bir Malfoy'du. Kendisi gibi safkan bir cadıyla evlenmeli ve ataları gibi dünyaya bir e...