Bugün ders seçimi yaptım sinirlerim çok bozuldu akdhskshsjs üniversitenin sistemine küfür ede ede geldim...
Oy vermeyi unutmayın arkadaşlar, sizi seviyorum<3
İyi okumalar:)
•••
Neden her şeyin kolayca hallolacağı algısına kapılmıştım sanki?
Bu yıl her şey hiç olmadığı kadar çıkmaza girmişti. Kabuslar bana uyku uyutmuyor, yara izimdeki yanma acılar içinde kıvranmama sebep oluyordu. Voldemort'la zihnim bir şekilde bağlıydı ve ben onun favori ölüm yiyeninin oğluyla öpüşüp koklaşıyordum.
Umbridge okulu ele almış durumdaydı. Psikopat gibi etrafta dolanıyor, duvarlara yazılar astırtıyor, büyüyle ilgili her şeyi yasaklıyordu. Voldemort savaşa hazır olmak için ölüm yiyenlerini Azkaban'dan çıkartırken biz asalarımızı cebimize sokup makale yazıyorduk.
Dumbledore'un Ordusu isimli bir grup kurmuştuk ve elimizden geldiğince birbirimize yardımcı olmaya çalışıyorduk. Umbridge, teftiş mangası adında başka bir grup oluşturmuş bizi avlamaya çalışıyordu. Hermione ve ben ordunun başını çekerken Draco ve Pansy manganın başını çekiyorlardı.
Draco'ya geri dönülmez bir şekilde aşık olduğumu artık kabullenebilmiştim. Sıkıntı şuydu ki, bu hisler canımı yakmaya başlamıştı. Özellikle hislerimin karşılıksız olduğunu düşününce, ki bunu sık sık yapıyordum, her şey daha da katlanılmaz bir hal alıyordu.
Bu ilişkinin varlığından kimsenin haberi yoktu. Kimse derken ciddiydim. Çünkü bir ilişkimiz varsa da bundan benim haberim yoktu.
Başkalarına karşı tavırlarında en ufak bir değişme yoktu. Bana iltifat etmiyor, sevgi sözcükleri kullanmıyordu. Bana dokunmayı seviyordu. Çoğu zaman dudaklarımızın arasındaki mesafeyi kaptan o oluyordu. Fazlası yoktu. Beni erkek arkadaşı olarak görmüyordu.
"Potter?"
Gözlerimi omuzuma dökülen sarı saçların sahibine çevirdim. "Bir şey yok, sen uyu." dedim saçlarını okşayarak. Bu temas onu mayıştırırken az önce açtığı gözleri tekrar kapandı. "Sen neden uyumuyorsun?"
Ne cevap vereceğimi bilemediğim için saçlarında dolaşan ellerimi çekmemeye karar verdim. Bir süre sonra tekrar uyuyakaldığını sessiz mırıldanmalarından anladım.
Yaklaşık üç saat önce, Noel tatilinden önceki son savunma dersimizden çıkmıştım. Ortak salona gitmiş, yorganımın altına kazak giydirdiğim yastığımı sokmuş ve görünmezlik peleriniyle buraya gelmiştim. Arkadaşlarım yokluğumu elbet fark ediyorlardı ama ben görmemezlikten geldiklerini düşünüyordum.
Gündüzleri malum sebeplerden dolayı buluşamadığımız için geceleri yanında kalmamı istiyordu. Anladığım kadarıyla yanında biri varken daha rahat uyuyordu.
Kendisiyle ilgili hiçbir şey anlatmıyordu ama kabuslarının çoğunun annesiyle alakalı olduğunu tahmin etmek zor değildi. Özellikle onun için. Uykusunda konuşuyordu, ki bu zihinbendi kuvvetli biri için oldukça tuhaf bir özellikti, bu yüzden ne gördüğünü anlamak pek zor olmuyordu.
Kapının alacaklı gibi çalınmasıyla yattığım yerden fırladım. Ne ara uyuyakaldığımı bilmiyordum. Üstümdeki beden de benimle aynı anda fırlarken ne olduğunu, nerde olduğumu anlamaya çalışarak etrafıma bakındım.
"Malfoy? Müsait misin?" Panik halinde yataktan fırladım. Ne yapacağımı bilemez halde ordan oraya koştururken yanıma gelip beni omuzlarımdan tutarak durdurdu. Sessiz olmamı ve dolaba girmemi işaret ettiğinde dediğini yapıp cübbelerinin olduğu dolabın içine girdim. Dolap kapısını örttü ve adım sesleri kapıya doğru gittiğini doğruladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eternal Youth || Drarry Fan Fiction
Fanfiction[Tamamlandı] Draco Malfoy, hayatı boyunca kendisine öğretilen doğruları sorgulamamıştı. Diğerlerinden üstündü. Bunun üç sebebi vardı; o bir büyücüydü, safkandı ve bir Malfoy'du. Kendisi gibi safkan bir cadıyla evlenmeli ve ataları gibi dünyaya bir e...