29. Bölüm

2.4K 231 786
                                    

Merhaba herkese, bu sefer kısa tutacağım diyip başaramadığım bir bölümle daha karşınızdayım:)

Hikayeyi okumaktan zevk alıyorsanız lütfen oy vermeyi ve düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın.

Bol bol öpücüklerle, iyi okumalar<3

•••

Hayatım boyunca hiçbir şeyden tamamen emin olamamıştım.

Teyzem ve eniştemin yanında kalırken, kim olduğumdan bile haberim yokken, örnek alabileceğim tek kişi eniştemdi. Bunun için minnettardım, kim olduğumu bilmiyordum ama en azından kim olmamam gerektiğini çok iyi öğrenmiştim.

Büyü dünyasının varlığını, ailemi gerçekte nasıl kaybettiğimi öğrenince bildiğim hiçbir şeyin doğru olmadığını düşünmüştüm. Hayat benim için koca bir yanılgıydı.

Seçmen şapkanın altına girdiğimde beni Slytherin'e layık görmüştü. Bu nasıl olabilirdi ki? Annem ve babamı bir Slytherin öldürmüş, trende tanıştığım kibar bir çocuk bütün Slytherin'lerin kötü olduğunu söylemişti. Ben de mi kötüydüm yani? Hak ettiğim yer orası mıydı?

Karşı çıkmıştım, kararını değiştirmiş ve beni annemle babamın mezun olduğu binaya yerleştirmişti. Mutlu olmuştum olmasına ama madem öyle, neden en başta başka bir bina düşünmüştü? Tamı tamına zıt bir bina...

Ben kimdim? Emin olamıyordum.

Kızlardan hoşlanmam gerekiyordu, bana öğretilen buydu. Öyleyse neden kalbim onlar için çarpmıyordu? Oda arkadaşlarım yanımda soyunurken neden yanaklarım kızarıyordu? Bunu yaşayan bir tek ben miydim? Hiç biriyle ilgili en ufak bir fikrim bile yoktu.

Draco Malfoy benim düşmanımdı. Beni yalanlarla büyüten Dursley'lerin iyi dediği, büyü dünyasındaki gerçek ailem olan Weasley'lerin kötü dediği her şeydi. Ben iyiydim, o kötüydü. Her şey bu kadar basit olmalıydı. Ne var ki, değildi.

Bir yaz gecesi onu duvarlara çarparken görmüştüm. Benim tanıdığım zorbaya hiç benzemiyordu. Kanındaki alkolün etkisiyle kollarımda bilinçsizce yatarken, tıpkı bir bebek gibi söylenirken hiç de kötü görünmüyordu.

Gerçek düşmanın, Voldemort'un, gözlerinin içine bakmıştım. Draco Malfoy, biraz bile düşmana benzemiyordu. Bu kadar güzel bir şeye nasıl kötü diyebilirdim ki?

Ama öyle olmalıydı. Çünkü iyiler ve kötüler vardı. Eğer o değilse kötü olan bendim. Ya da aramızda kötü olan yoktu. Hayatın sadece siyah ve beyazdan ibaret olduğu da aynı diğer öğretilenler gibi yalandı.

Aynı gözleri gibi gri de vardı.

Bütün bu yanılgıların içinde gözümün gördüğüne bile güvenmemem gerektiğini öğrenmiştim. Çünkü ne biliyorsam hepsi yalan çıkmıştı. Bu yüzden bugüne kadar hiçbir şeyden emin olamamıştım.

Şimdiyse bir şeyden oldukça emindim.

Göğüsümde yatan, uykusunda tatlı tatlı mırıldanan bu çocuk yanımda olduğu sürece hiçbir şeyden emin olmama gerek yoktu. Çünkü o yanımdayken hiçbir eksiğim yoktu, dolayısıyla hiçbir şey umurumda değildi.

Bu yüzden belki, yaşadığım kayıplarla dolu bu on yedi yıla rağmen Tanrı'ya şükrettim. Merlin'e ve Godric'e şükrettim. Hatta Salazar'a bile şükrettim çünkü karşılığında alacağım ödül buysa hepsini baştan çekmeye razıydım.

Eternal Youth || Drarry Fan FictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin