16. Bölüm

2.4K 244 770
                                    

Medyaya, bir resime ne kadar yükselinebilirse o kadar yükseldim. Umarım düşüşüm sert olmaz...

Oy vermeyi unutmayın lütfen:)

SİZİ SEVİYORUM

İyi okumalar<3

•••

"Artık gidebilir miyiz?"

"Olmaz."

Dudak büktüm. Bir şeyi kafasına taktığında bırakmayacağını bilmeme rağmen şansımı denemeye devam ediyordum. Acıklı bir mırıltı çıkartıp kalem tuttuğu eline yanağımı sürttüm.

"Lütfen! Çok uykum geldi."

"Olmaz dedim, Potter. Laf yetiştireceğine kitabına bak." İstifini bozmadan konuşmasıyla gözlerimi devirerek dediğini yaptım.

Saat gecenin bir yarısıydı ve biz kütüphanenin yasaklı bölümünde araştırma yapıyorduk. Ne yapmaya çalıştığını bile anlamıyordum. Bana zihinbend'le ilgili bir şey görürsem ona göstermem gerektiğini söylemişti ama ben gözlerimi açık tutamıyordum.

"Senin yarın maçın yok mu?" diye tekrar şansımı denedim.

Umbridge, benim Quidditch maçlarına çıkmamı yasaklamıştı. Aynı şekilde Cedric'in de öyle. Hermione'nin başkanlığını almaya cesaret edememiş, puan kırma hakkını gasp etmişti. Hermione ucuz kurtulduğunu düşünüyordu gerçi, eğer okul birincisi olmasaydı başkanlığının da zevkle elinden alınacağını çok iyi biliyordu.

"Maç umurumda bile değil. Takımdan çıkmaya çalıştım ama başka arayıcıları olmadığı için izin vermediler." diye homurdandı gözleri hala kitaptayken.

"Ginny'i hafife almamalısın. Çok iyi b..."

"Çok iyi bir arayıcıdır. Çok da zeki, bir de üstüne güzel. Evet, Potter. Anladım." Ani çıkışı duraksamama sebep oldu. Neden böyle bir tepki vermişti ki?

"Ne?"

Bıkkınlıkla yüzüme baktı. "Bak ne diyeceğim, çok uykun geldiyse şurda uyu. Engel olma yeter." Oyalanmadan kitabına döndüğünde omuz silkerek gerindim.

"Ne diye Hermione'yle gelmediysem..."

Beni uyandırdığında iki saate yakın geçtiğini fark ettim. Uyandığımı anlayınca saçlarımda dolaştırdığı ellerini çekti.

"Aradığını bulabildin mi?" diye sordum, kendimi hala uykunun kollarından tam olarak çekememiştim.

"Buldum, gel..." Beni kollarımdan tutup ayağa dikmesine bir tepki veremedim. Gözlerimi ovuşturmaya çalışırken elim gözlüğümün camına çarptı.

"Yatağa cisimlenelim..." dedim kollarımı beline sarıp başımı göğüsüne yaslarken.

"Hogwarts arazisi içinde cisimlenemezsin." Gözlerimi devirdim. "Hogwarts dışında olsak cisimlenebileceksin sanki..." Söylediklerimi duymamazlıktan geldi ve kitapları yerlerine bırakıp tekrar bana döndü. Bir süre yüzümü inceledikten sonra çenemden tutup dudaklarıma ufak bir öpücük bıraktı.

"Hadi giy pelerinini, bir an önce gidelim."

Uyku sersemliğiyle odaya gidişimizi hayal gibi gördüm. Kendimi yatağa attığım anda az evvel sıyrıldığım uykuya geri döndüm.

Sabah uykumu alarak uyandığımda duruma kendim bile şaşırmıştım. Belki yorgun olduğumdandır bilinmez, ilk defa kabus görmemiştim.

Bana sarılan kolların arasından sıyrılıp hazırlanmaya başladım. Son olaylardan sonra daha dikkatli davranıyorduk. Çoğu gece yatakhanemde kalıyordum. Burda kaldığım gecelerinse sabahında Draco uyanmadan kalkıp gidiyordum.

Eternal Youth || Drarry Fan FictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin