Bu bölüm Harry'nin anlatımından olduğu için Draco'nun bayıldığı iksir dersiyle başlıyor. Geçen bölümki rüya bu bölümün sonlarına denk geliyor.
Destek için oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen:)
İyi okumalar<3
•••
İksir sınıfının kapısını çalmadan önce bir an bile beklemedim. Snape beklediğim her saniye için beş puan daha düşürebilirdi. Bu yüzden içeriye girdikten sonra ne diyorsa onaylayıp yerime geçtim.
Onu durdururken aklımdan ne geçiyordu hiçbir fikrim yoktu ama duyduklarımdan sonra iyi ki durdurmuşum diyordum.
Onu bu kadar kırabileceğimi bilmiyordum.
Çektiğim vicdan azabı omuzlarımın çökmesine sebep olurken göz ucuyla Pansy'nin yanında oturan sarışına baktım. Onun bu kadar kötü olduğunu bilmek beni içten içe eziyordu.
"Bir haftadır sormayayım diyorum ama ne bu halin, Harry? Lanet yemiş gibisin."
"Keşke lanet yemiş olsaydım, Hermione."
Kahverengi gözleri şüpheyle kısılırken kısa bir çıkarım yaparak sevgilisinin yanında oturan Malfoy'a baktı. Ardından tekrar bana döndü.
Gözleri sinirle parlarken Snape'in duymaması için kulağıma kadar yanaştı. "Umarım tahmin ettiğim şeyi yapmamışsındır! Dersten sonra her şeyi anlatıyorsun!" Başımı salladım. Azar işitmek en azından vicdanımı rahatlatabilirdi.
Önümdeki iksir kitabına döndüm. Yazıları okuyordum ama hiçbirini anlamıyordum. Kafam çok doluydu. Bana söylediklerini düşünmeden edemiyordum.
Haklı olması berbat hissettiriyordu.
Belki de ilk kez benimle alay etmeden iletişim kurmaya çalışmıştı ve ben onu mahvetmiştim.
Kendi hislerimin ağırlığı altında ezilmiş, hiçbir suçu olmadığı halde bütün hıncımı ondan çıkartmıştım. Benim aksime, o bana zarar vermemişti. Benim özel bir anına tanık olmama müsade etmişti ve sonrasında konuşmak için Gryffindor kulesine kadar gelmişti.
Eğer bugün onun her zamankinden daha solgun olduğunu fark edip yanına gitmeye karar vermeseydim hala kendimi haklı görecektim. Dediğim gibi, onu incitebileceğimi bilmiyordum.
Gerçi bilsem ne yapardım, ondan da emin değildim.
Kitaba dikkatimi veremediğimi fark edince Hermione'nin adımlarını takip ederek ilerlemeye karar vermiştim. Malzemeleri aldıktan sonra o ne yapıyorsa onu yapmaya çalıştım.
Parkinson'la sürekli bakışmalarını izlemek sinir bozucuydu. Birlikte tatlı göründüklerini inkar edemezdim ama...
Sanırım kıskanıyordum.
Evet, kararımı vermiştim. Malfoy'un gönlünü alacaktım. Nasıl yapabileceğimle ilgili hiçbir fikrim yoktu ama Hermione'nin bana fikir verebileceğini biliyordum. Kendisi bir Slytherin'i idare edebiliyordu.
Ondan uzak durmam gerektiğini biliyordum. Onunla ilgili hiçbir şey bilmememe rağmen onda bana kötü gelecek bir şeyler olduğunu biliyordum. Yine de ona çekiliyordum.
Kendimi durdurmaktan vazgeçmeliydim.
Erkeklerden hoşlanıp hoşlanmaması umurumda değildi! Benden hoşlanacaktı!
Kanımın damarlarımın içinde kaynadığını hissederken sırıttım. Sanırım kendime yeni bir görev bulmuştum.
Neredeyse hiç ilgilenmediğim, Hermione'yi yarım yamalak takip ederek yaptığım iksir olması gerekenden çok daha farklı bir renkteydi. Bunu fark edince yüzümü buruşturdum. Snape nerdeydi bilmiyordum ama o gelmeden bunu düzeltmem gerektiğini biliyordum. Bunu görürse bana bir aylık ceza vereceğinden emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eternal Youth || Drarry Fan Fiction
Fanfiction[Tamamlandı] Draco Malfoy, hayatı boyunca kendisine öğretilen doğruları sorgulamamıştı. Diğerlerinden üstündü. Bunun üç sebebi vardı; o bir büyücüydü, safkandı ve bir Malfoy'du. Kendisi gibi safkan bir cadıyla evlenmeli ve ataları gibi dünyaya bir e...