2. Bölüm

4.1K 383 1K
                                    

Yorumlarınız beni çoook mutlu ediyor. Daha yeni yayımladığımı biliyorum ama oy sayısı biraz az. Destek olmak için oy verirseniz çok sevinirim:))

SİZİ SEVİYORUM

İyi okumalar<3

•••

"Potter."

Hermione lafı kesildiği için büyük bir sinirle arkasını döndü. Ron da onun yaptığını yaparken elimdeki kaymak birasıyla kala kalmıştım. Deminden beri karşı masada oturan Slytherin'lerin özellikle bir tanesini izliyor olabilirdim ama kalkıp benimle konuşmasını beklemiyordum. Burda olduğumun farkında olduğunu bile bilmiyordum.

"Malfoy?" dedim sonunda toparlandığımdan emin olunca. Gri gözleri yavaşça masada dolaştı ve en son benimkilerle buluştu. Ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordum ama kalıp ifadesi ve boş bakışları buna engel oluyordu. "Konuşmamız gerek. Dışarda konuşalım mı?"

Önümdeki ikili de en az benim kadar şaşkındı. Draco Malfoy masamıza gelip kibarca bir şey mi sormuştu yoksa ben mi yanlış anlamıştım?

Hermione'nin konuşmasına izin versem kesin bir tuzak var diyeceğini bildiğim için ondan önce davranıp başımla onayladım. Ayağa kalkarken Ron'un bakışlarını fark edip omuz silktim. "Siz oturun, ben geliyorum."

İçlerine sinmediği her ne kadar belli olsa da bir şey dememişlerdi ve ben buna minnettardım. Çünkü ben de onunla konuşmak istiyordum. Ne konuşacağımı bilmiyordum. Sadece istiyordum işte...

Beni beklemeden yürümeye başladığında onu takip ettim ve dükkandan çıktık. Etrafta bir sürü insan vardı ama onu kaybetmek imkansızdı. Platin sarısı saçları, öğlen güneşini gözüme sokmak ister gibi parlıyordu.

Bağıran barakanın yakınlarında durdu. Bana döndüğünde hem ne diyeceğini merak ediyor hem de nasıl davranmam gerektiğini düşünüyordum. Yüzüne bön bön bakmak istemiyordum. Böyle davranmaya devam edersem fark etmesi an meselesiydi.

"Konuşmak istediğin şey neydi?" Tebessüm ettiğinde kendime yaptığım uyarıların hepsi uçup gitti. Nasıl bu kadar güzel gülebilirdi ki? Bu haksızlıktı. Fırtına bulutlarını andıran gözleri güneş ışığında kısılmıştı. Kafamı karıştırıyordu.

"Hadisene, akşama kadar bekleyecek değilim."

Şaşkınlıkla suratına baktım. "Malfoy, ne diyorsun? Bunu benim söylemem gerekmez mi?" Gülümsemesini bozmadan kendini tekrarladı. "Hadi! Sana diyorum!"

"Uyansana çocuk! İstasyona yürüyerek gitmek istemiyorsan aşağı insen iyi edersin!" Gözlerim bile bunun rüyadan ibaret olduğunu ve büyüden nefret eden bu muggleların evinde olduğumu kabullenmek istemiyor olacaktı ki açılmayı bile reddetiyordu.

"Bir dakikaya geliyorum!" Saati görünce hızla yataktan kalktım. Aceleyle elime ne geldiyse üstüme geçiriyordum.

Dursley'ler, bir seneye kalmadan okul dışında da büyü yapabileceğimin farkında oldukları için bana eskisi kadar zorbalık yapamıyorlardı. Hatta huyuma gittiklerini bile söyleyebilirdim. Bu yüzden bu yaz tatili diğerlerine nazaran daha kolay geçmişti. Hala ev işlerini bana yaptırıyorlardı ama en azından artık o kadar bağırıp çağırmıyorlardı. Dudley de kendine eğlenecek başka şeyler bulmuştu.

Hedwig'i kendisi gitmesi için saldım. Yolculuk boyunca trende olmaktan hiç hoşlanmıyordu. Benden önce baykuşhaneye varacağından emindim. Aşağıdan gelen çığlığı duyunca göremeyeceğini bile bile gözlerimi devirdim.

"SEN O APTAL GÜVERCİNİ Mİ SALDIN?!"

Neden bu insanlarla yaşamak zorundaydım ki?

Arabaya bindiğimde eniştem hiç konuşmadan sürmeye başladı. Benden bir an önce kurtulmak istediğini biliyordum. Eh, hislerimiz karşılıklıydı. Yaz tatili gün saymakla geçmişti.

Eternal Youth || Drarry Fan FictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin