Batuhan'ın mezarına su döktüm ve mezar taşına oturdum.
"Bu ayrılık, en güzel mektubum olsun. Ansızın kesişecek gene yollarımız diğer tarafta, inanıyorum. Kaç sene sonra, kestiremiyorum. Hiç beklemediğim bir Çarşamba, hiç ummadığım bir kasım, hiç tahmin etmediğim bir sonbaharda. Ya da bir cumartesi sabahı, Akdeniz'e açılan bir şehirde…
Yan-yana eskittiğimiz günlerimiz, geri gelecek ve ben gene sana dokunabileceğim. Elini tenimde hissedebileceğimü. Tek fark bu ölümlü dünyada olmayacağız. Ömrümüz yetmeyecek diye üzülmeyeceğiz artık. Sonsuzlukta yaşayacağız. Birbirimize yine de doyamayacağız. Gözlerine bakmadan kalemi tutmana yardım edeceğim, her gecenin şiirini birlikte yazacağız. " dedim ve gözümden akan yaşları elimin tersiyle sildim."Ben sana çok aşıktım! Her zerrem alışmıştı sana olan aşkıma. Senin olmadığın bir dünyaya uyanmak o kadar acı veriyor ki uyumamak için kendimi zorluyorum. Sen toprak altındayken güneş ışınlarından faydalanan kaç milyar insan koyuyor. Sen genç yaşta ölmüşken televizyon programlarında genç kalma sırlarından bahsetmeleri canımı yakıyor. Güneş olsam sırf sen benden faydalanamıyorsun, toprak altındasın diye kaç milyar insanı umursamam ışınlarımı yaymayı keserim." dedim ve derin bir nefes aldım.
"Maalesef ki bu dediklerimi yapabilecek gücüm yok. Onca insanı öldüremiyorsam ben kendim ölürüm. Hani konuşmanın başında geri buluşacağımızı söylemiştim ya. Ben ölmeyi bekleyemeyeceğim. Ben öleceğim." dedim ve ayağa kalktım.
Daha önce ağaca astığım halata baktım. Daha önce koyduğum taburenin üstüne çıktım.
Batuhan'ın mezarına baktım ve "Kavuşacağız artık." dedim.
Halatı boynuma geçirdim "Seni özlemiştim." deyip ayağımın altındaki tabureye tekme attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyumsuzlar
ChickLitEvi terk eden bir kızın hiç tanımadığı aile üyeleri ile tanışması ve mafya olup gittiği kolejde kavga ettiği insanlar ile bir arada durmak zorunda kalması... Üstüne tek sorunun bunlar olmayıp aile, arkadaş, kolej, aşk ve mafyalık ile ilgili sorunla...