Uyumsuzlar

Aşmıştı

"Bu yalanını odamda konuşacağız." deyip arkasını bana dönmesi ile sınırını aşmıştı.

Müdürün kolundan tutup kendime çevirdim ve karnına sert bir tekme attım.

Müdür birkaç adım sendelendikten bir tekme daha atacaktım ki yan taraftan birisi ayak bileğimi tuttu.

Kim olduğunu görmek için sağa baktığımda kafamı biraz yukarı kaldırdım ve biraz daha yukarı.

Bileğimi tutan çocuk bileğimden çekmesi ile sırt üstü yere düşecekken bir elim ile yere tutunup sırtım yere değmeden kendimi ayağa kaldırdım.

"Koçum ne diye karışıyorsun?" diye sordum sinirle.

"Bekle bir dakika. Sesin duyulmuyor." diyerek eğilmesi ile "Bir kere ben kısa değilim. Sen uzunsun.". dedim.

"Bir seksen altı." demesi ile anlamayarak "Efendim?" dedim.

"Boyum diyorum bir seksen altı. Senin kaç ufaklık?" diye sordu.

"Ben ufaklık değilim." dedim sinirle.

"Ne bu sinir?" diye sordu gülerek.

"Çünkü az önce beni yere düşürmeye teşebbüs ettin." dedim.

Ambulans hemşirelerinin götürdüğü kızları göstererek "Onların daha sinirli olması lazım." dedi.

"Onlar bana sinirlenebilecek cüreti gösteremezler." dedim.

"Okulda yeni misin?" diye sorması ile "Evet." dedim.

"Dokuzuncu sınıflar üçüncü ve dördüncü katta. Ders başlar birazdan. Sınıfını bul ve dersine gir. Akıllı bir ufaklık ol." dedi.

"Ben lise dördüm ve bana ufaklık demeyi kes. Çorap giydiğinde topuk kısmı topuğuna denk gelmesin, hep rahatsız hissedesin umarım. " dedim sinirle. Bu dediğim onu çok eğlendirmiş gibiydi.

"Boyun kaç gerçekten? Bir kırk beş falan mı?" diye sordu.

"Abartma lan. Bir elliyim." dedim. Aklına bir şey gelmiş olmalı gülümsemesi büyüdü.

"Küçük kuzenim bile senden uzun." demesi ile kaşlarımı çattım.

"Kendisi altı yaşında." demesi ile "Sana bir vururum çocuk aklın şaşar." dedim.

"Vurmayı denesene." diye gülmesi ile tam yumruk atacakken bileğimden tutup beni bir anda omzuna aldı.