GİRİŞ

6.4K 350 104
                                    

EVET ARKADAŞLAR, ÇOK HIZLI BİR ŞEKİLDE İKİNCİ KİTAPLA SİZLERLEYİZ... GABRİELLA VE SLEVEN'LA BIRAKTIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDİYORUZ... BEN ÇOK HEYECANLANDIM SİZİ BİLMİYORUM... YENİ BÖLÜMLER ELBETTE Kİ SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


       Gözlerini daha içeri girdiği andan beridir ondan ayıramıyordu. Diğerlerinden çok farklıydı. Buraya uymuyordu. Kesinlikle çok farklı bir dünyaya aitti. Burada ne işi olduğunu bile anlamamıştı doğrusu. Ancak merakını cezbettiğini de saklayamazdı.

Buradaki herkes smokin ya da takım elbise içindeydi. Adam ise beyaz tişört, deri ceket, kot pantolon ve spor ayakkabı giymişti. Siyah saçları, az önce seviştim ve geldim diye bağırırcasına dağınıktı. Muhtemelen de özen göstermiyordu. Ancak asıl dikkat çeken o mavi gözlerdi. Ben bu dünyadan değilim diye bağıran bir koyu maviydi. Göz kapakları hafif düşüktü ve gerçekten de uykudan yeni kalkmışçasına ya da inanılmaz sıkılmış gibi esniyordu.

Sıkılmışsa hiç şaşırmazdı. Sonuçta hiç de eğlenceli bir parti değildi. Burada bulunan herkes güçlü ve işin aslı son derece de tehlikeli 'iş adamlarıydı' ya da kendilerine her ne diyorlarsa onlardandı işte. Tıpkı babası gibi...

Neden burada olduğunu bile bilmiyordu. Elinde şampanyası ile ortalarda dolaşıyor ve onu ilgilendirmeyen konular da konuşan insanları dinliyormuş gibi yapıyordu. Kendi evinde gerçekten çok sıkılmıştı ve bir dakika daha buna dayanabileceğini sanmıyordu.

Bir de hala neden burada olduğunu merak ediyordu. Bu adamların her biri babasıyla yaşıttı. Yaş ortalaması iki yüz falan olmalıydı. Şu dikkat çekici adama rağmen çok sıkılıyordu.

Elindeki şampanya kadehini kafasına dikip bir kenara bıraktı ve balkona çıktı. Büyük beyaz malikânenin bahçesi meşale şeklindeki lambaları aydınlatıyordu. Babası bunun çok klasik olduğunu düşünüyordu ancak Skyla'ya göre bu gerçekten ama gerçekten bayat bir düşünceydi.

Terastan bahçeye inen merdivenleri indi ve bahçede ilerlemeye başladı. Bu bahçe çok özeldi. Aslında zamanında bu malikânenin satın alınma amacı bu bahçeydi. İçinde minik bir göl vardı. Ağaçların sakladığı taştan bir patikanın sonundaydı.

Evet, muhtemelen saçlarını bozmamalıydı ve kıyafetini kırıştırmamalıydı. Ancak bunlar onların düşünceleriydi. Skyla bundan çok sıkılıyordu. Bütün gün konuşup hiçbir yere varmayan sohbetler, sahte gülümsemeler ve kesinlikle bacaklarını aralamaya çalışan şişman, yaşlı adamlar...

Hayır, hiçbirini genç hissettirmek için kendini düşürmeyecekti. O adamlar her ne kadar smokinlerinin arkasına saklanıp nazik davranıyor olsa da en ufak bir sorunda silahlarına sarılacaklardı hiç şüphesiz. Hepsinin öldüğünü görmek eğlenceli olurdu.

Beyaz malikânenin içinin kanla lekelendiğini ve parçalara ayrılmış cesetlerin arasında gezindiğini düşündü. Kesinlikle boşalmasına neden olacak kadar güzel bir hayaldi. Ne yazık ki yalnızca bir hayaldi.

Çiçeklerle bezeli patikadan geçip göle doğru gitti. Başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Ne yazık ki büyük bir şehirde yıldızları görme olasılığınız olmazdı. Arkasına uzanıp uzun kırmızı elbisesinin fermuarına uzandı. Elbisesi ya da saçı umurunda değildi. Yeterince uslu durmuştu zaten.

Topuzunu açıp çıplak bir şekilde soğuk suya girdi. Ah, göl suyu mayıs ayında gerçekten çok soğuk oluyordu. Su göbek deliğine kadar geliyordu titremesi ve tüylerinin diken diken olmasına yeterdi.

AHMAKLAR ŞÖLENİ- MİLYONLUK BEBEK 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin