Bölüm 19

2.4K 290 50
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Celda hapishanesi pek de Taehan'ın gitmekten haz aldığı bir yer sayılmazdı. Aslında hayatı boyunca hiç uğramamıştı. Ancak nedendir bilinmez Ian burada oldukça zaman geçiriyordu. Hatta daha da ilginci kendi ev çalışanlarından korumalarına kadar herkesi buradan almıştı.

Açıkçası ona eşlik etmek istemiyordu ama konuşmaları gerektiği de bir gerçekti. Nedense Ian, sıradan insanlar gibi kafelerde, restoranlarda ya da barlarda pek bulunmuyordu. Oraları sadece iş yapacağı zaman kullanıyordu. Herhalde silah tacirleri hapishaneleri kafeler gibi görüyorlardı.

Ian Savage, son derece çirkin bir adamdı. Çirkinliğinin nedeni yüzündeki yaralardı. Bir zamanlar muhtemelen çok yakışıklı bir adamdı. Yüzünün yarısı bunu destekliyordu. Diğer yarısı ise bu yaralardan bozulmuştu. Yanağında çarpı şeklinde derin bir iz vardı. Burnunun üzerinde bir kesik izi ve sol gözünün üzerinde başka bir tane daha. Böyle bir yaraya karşılık kör kalmamış olması mucize miydi yoksa kornea nakli işe mi yarıyordu bilemiyordu.

Her zamanki gibi siyahlar içindeydi. Siyah bir takım elbise giymişti. Üzerindeki renkli olan tek şey dikkat çeken menekşe moru renkteki gözleriydi. Bir adamın böyle gözlere sahip olup bu kadar sert bakabilmesini anlamıyordu doğrusu.

"İnsanlar, hapishanelerin suçlu dolu olduğunu söylüyorlar" dedi onunla birlikte koridorda yürürken. "Ama biliyor musun yüzde altmışı aslında masumdur. Genellikle suçluların çoğunluğunun psikolojik sorunları vardır"

Taehan elleri ceplerinde onu takip etti. Bütün mahkûmlar hücrelerine tıkılmıştı. Kimin geldiğini merak ederek küçük pencerelerinden bakıyorlardı. Bazıları kapılara vurarak onları tehdit ediyordu.

Burada ne işleri olduğu konusunda en ufak bir fikri bile yoktu. Dün Lenka ile konuştuktan sonra hemen bu işleri çözmek için Ian ile görüşmek istemişti. Müsait olduğunu söylediğinde bunu düşünmemişti doğrusu. Herhalde onun müsait anlayışı farklıydı.

"Sen ne yapıyorsun? Onları buradan çıkarıp psikolojik destek mi sağlıyorsun?"

Ian bunun üzerine neşeli bir kahkaha attı. Bundan gerçekten hoşlanmış görünüyordu. Ona doğru dönüp neşeyle güldü. "Biliyor musun aslında bunu yapabilirim" dedi ve tekrar önüne döndü. "Ancak o kadar iyi bir insan değilim"

Muhtemelen değildi. Ian gibilere savaş köpeği diyorlardı. Savaşlara katılmayıp onları dışarıdan finanse edenlerdi. Kimse onun geçmişi hakkında bir şey bilmiyordu. Birden bire ortaya çıkmıştı. Çok uzun süre Asya'da yaşamış ve sonra ülkesine geri dönmüştü herhalde. En azından arada sırada yaptıkları konuşmalardan bu kadarını anlayabilmişti.

Kendilerine eşlik eden iki gardiyan dışında kimse yoktu. Girişte hapishane müdürü onları karşılamıştı ama Ian onu çok hızlı bir şekilde başından savmıştı. Belli ki daha önce de bu işleri yapmışlardı. En azından Celda'nın müdürü onu iyi tanıyor gibiydi.

Burası bir ada hapishanesiydi. Oldukça iyi korunuyordu. Genel olarak asla bir daha gün ışığını göremeyecek olanlar ya da ciddi bir dere ihtiyacı olduğunu düşündüklerini yollarlardı. Canlı çıkabilen kişiler nadir olarak derslerini alan ve hükmünü tamamlamış olan kişilerdi.

Kaçmaya çalışanlarda olmuştu ama daha önce becerebilen olmamıştı. Böyle bir yerden istediği herhangi birini çıkarabiliyor olması Ian'ın politik gücünün bir göstergesiydi. Ancak bunu yapma nedeni tartışmaya açıktı. Bu insanların yüzde doksanı katillerdi. Onlara güvenmek biraz aptalca geliyordu.

AHMAKLAR ŞÖLENİ- MİLYONLUK BEBEK 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin