İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...
Kendisine eşlik eden kişinin bizzat Ian olmasına şaşırmamıştı. Caleb'ın da yanında olmasına şaşırmıştı. Caleb Sullivan ile birkaç kere iş için bir araya gelmişti ama onun dışında özel olarak hiç konuşmamışlardı. Gerçi şimdi de pek konuşma yaptıkları söylenemezdi. Taehan'ın havadan sudan konuşacak gücü yoktu. Ian arabayı kullanıyordu ve Caleb'da sessizce ön koltukta oturuyordu.
Onlarında pek muhabbet etmeye niyetleri yok gibiydi. Sanki gündüz yeterince korkutucu görünmüyormuş gibi Ian, o sert bakışlarla ve gece karanlığında tam korku filmlerinden fırlamış gibi görünüyordu.
Başını çevirip şehre doğru baktı. Uzun süredir yoldaydılar. Şehrin dışına doğru gidiyorlardı. Işıklar çoktan uzakta kalmıştı. Daha ne kadar yolları olduğunu bilmiyordu ama karnında büyüyen gerginliği hissedebiliyordu. Zaten gerilince hep karnı ağrırdı. Tabi ki bunu belli edecek değildi.
"Endişelenme"
Gözlerini ön koltuğa çevirdi. Caleb arkasına dönmüş ona bakıyordu. "Dengesiz değildir, şakadan anlar. Muhtemelen sana yardım edeceğini ve sonrasında kendisinin ihtiyacı olan konularda senden yardım isteyeceğini söyler"
Ya demek öyle...
Ne dese bilemiyordu şuanda. Ian ve Caleb'da mı yardım istemişlerdi zamanında? Nasıl bir yardımdı ki böyle onun emrinden çıkamıyorlardı bir türlü? Yine de şuan bunları sormanın uygun bir zamanı değildi.
Ian dikiz aynasından ona baktı ama hiçbir şey söylemedi. Ya Caleb'ın sözlerinin üzerine söyleyecek bir şey yoktu ya da aklına herhangi bir tesselli cümlesi gelmemişti.
Yarım saat daha gittikten sonra en sonunda Ian, arabayı döndürdü ve bir patika yoluna girdi. Bir süre daha ilerledikten sonra en sonunda arabayı devasa demir kapıların önünde durdurdu. Ian ve Caleb, ceplerinden daha önce hiç görmediği kimlik tarzı birer kart çıkarıp kapının yanındaki cihaza doğru tuttular. Ah, bu iş giderek daha da nahoş bir hal alıyordu.
Araba içeri girdi. Ağır silahlı adamlar bahçede geziniyorlardı. Hepsi birden arabadan indi. Ian, dönüp ona baktı. "Silahlı mısın?" diye sordu. Taehan başını sallayınca elini uzattı. "Ben alayım" dedi.
Silahını çıkarıp ona verdi. Ian, silahı alıp arabanın içine koydu. Caleb onun yanına geldi. "Seni burada bekleyeceğiz" dedi her ikisi de oldukça rahat görünüyordu.
Taehan başını salladı ve dönüp devasa binaya baktı. Ortaçağdan kalma taştan bir kaleye benziyordu burası. Nasıl bir psikopatla karşı karşıya olduğu hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Onun adını elbette sektörün içindeki herkes gibi çok iyi biliyordu.
Kimse gerçek adını bilmiyordu. Yüzünü görebilen kimse yoktu. En azından öyle söyleniyordu. İki askerin eşliğinde üst katlara doğru çıkmaya başladı. Göz ucuyla gördüğü kadarıyla burası gerçekten de orta çağdan kalma olabilirdi.
Yanından geçtikleri odaların çoğu yıkık döküktü ve kullanılmıyor gibiydi. Bazı odalar da zırhlar ve eski dönem savaş aletleri bile vardı ve paslanmaya yüz tutmuştu. Üst katlara çıkan taş merdivenler dolambaçlıydı. Eski, yıpranmış ve yer yer yırtılmış kalın bir halı vardı merdivenlerde.
Küf ve rutubet kokusu ise bambaşka bir mevzuydu. Gerçekten her adımda nasıl bir psikopatın yanına gideceğini anlamaya çalışıyordu. Nasıl biri böyle bir yerde yaşardı ki? Bir de kendine ait bir ordusu falan vardı herhalde. Adamların hepsi formalı ve ağır silahlıydı. Ian'ın dokunuşları kendisini çok belli ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHMAKLAR ŞÖLENİ- MİLYONLUK BEBEK 2
AdventureSKYLA COLİNS, BABASI VE İSTEMEDİĞİ NİŞANLISININ ARASINDA SIKIŞMIŞ SOSYETİK BİR KADINDIR. MAGAZİNCİLERİN EN GÖZDE HABER KAYNAKLARINDAN BİRİ VE YARATTIĞI SKANDALLARDAN ZEVK ALAN KADININSA KİMSENİN BİLMEDİĞİ BİR YANI VARDIR. O BU YAŞADIĞI HAYATTAN NEFR...