Bölüm 11

2.3K 281 37
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


"Sev beni" diye fısıldadı genç kadın işveli bir şekilde erkeğin üzerine doğru uzanarak. Çıplak bedeninin yumuşak ağırlığını hissetmek zevkle gözlerinin kapanmasına neden oldu. Dolgun göğüsleri kendi göğsüne bastırıyordu. Onun içine girip sıcaklığıyla kendinden geçmek istiyordu.

Skyla'nın gülümseyen yüzüne baktı ve yüzüne dökülen bir tutam saçı kulağının arkasına itti. Gri gözleri, gülümseyen dolgun dudakları ve yanaklarıyla burnunu kaplayan çilleriyle buradaydı işte. "Çok güzel bir kadınsın" diye mırıldandı.

Sanki iltifatı kadının daha da parıldamasına neden olmuştu. Gülümsemesi daha da büyüdü ve erkeğin üzerinde ileri geri giderek ona sürtündü. "Sev beni" diye mırladı bir kedi gibi.

Bedeni çok yumuşaktı. Uzun kirpikleri erkeğin sert bedenini hissedince zevkle titreşerek kapandı. "Sev beni" diye inledi.

Elini kaldırıp ona sarılmak istiyordu. Dudakları arasında çok az bir mesafe vardı. Eğer milim kıpırdanırsa onu öpebilirdi. Ancak bir nedenden ötürü kıpırdayamıyordu. O milimler gözüne kilometreler gibi uzak görünüyordu. Neden kıpırdayamıyordu? Neden hareket etmiyordu?

"Beni içine al" diye hırladı. Çünkü kendisi yapamıyordu ama onunla birlikte olmak istiyordu. Belki de hayatında hiçbir şeyi bu kadar çok istememişti.

Skyla, doğrulup kucağına oturdu ama yüzünde az önceki zevk dolu ifadeden eser kalmamıştı. Yüzünde mutsuz bir ifade vardı. Alt dudağı memnuniyetsizlikle aşağı sarkmıştı. "Sende o güç ve cesaret yok" dedi en sonunda aşağılar bir tonda. "Zaman kaybından başka bir şey değilsin"

Telefonun sesiyle yerinden fırlayarak kalktı. Nefes nefese ve kan ter içindeydi. Kafası o kadar karışmıştı ki nerede olduğunu bile anlayamadı bir süre. Telefonu ise ısrarlı bir şekilde çalmaya devam ediyordu.

Solid'deydi. Üst katta ki boş büroda koltuğun üzerinde uyuyakalmıştı. Ceketi bir kenarda duruyordu. Önündeki sehpada boş bira kutuları vardı. Gömleği ve pantolonu kırışmıştı. Sızıp kalmış olmalıydı.

Başını iki yana sallayıp doğruldu ve yüzünü sıvazladı. En sonunda telefonunu daha fazla görmezden gelemeyeceğini anlayınca bıkkın bir nefes alıp verdi.

Kâbuslarının baş tanrıçası arıyordu. Gözlerini bir an kapadı. Onunla şu an da konuşmak istemiyordu. Şuan kimseyle konuşmak istemiyordu. Ancak ondan bütün gün ses çıkmamıştı. Saat sabahın üçüydü. Muhtemelen onu arayabilmek için bu saate kadar beklemişti.

"Alo"

"Açmayacağına inanmaya başlamıştım"

Fısıldayarak konuşuyordu. Bu her şeyi daha da beter bir hale getiriyordu çünkü rüyasındaki kadında onunla fısıldayarak konuşmuştu. "Bir sorun mu var?" dedi bir yandan da önündeki bira kutularını kontrol etti. Hepsini içmiş miydi gerçekten? Sigara paketine uzandı. İçinde bir iki tane kalmıştı. Gerçekten kendinden geçene kadar içmiş miydi? Kâbus görmesine şaşmamalıydı.

"Sadece neler olup bittiğini merak ettim. Senden ses çıkmadı. En azından mesaj atarsın diye düşünmüştüm"

Fısıldıyor olsa bile sesindeki hayal kırıklığını anlamak mümkündü. Telefonu bir an kendisinden uzaklaştırdı ve alnına dayadı. Gözlerinin önüne gelen o aşağılayıcı bakışları silmeye çalışıyordu. Ne yazık ki fazlasıyla canlı görünüyordu.

AHMAKLAR ŞÖLENİ- MİLYONLUK BEBEK 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin