8. Bölüm: Gerçeğin İki Yüzü.

13.6K 1.8K 577
                                    

Herkese merhaba. Nasılsınız sayın okurlarım?

Yepyeni bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz.^^

Medya Yıldızlara Bak şarkısı. Bölümü okurken dinlemenizi öneririm.^^

Buraya okuma tarihinizi yazar mısınız? Bende paylaşacağım tarihi yazacağım. 04.12.2020

Keyifli okumalar...^^

^^

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

8. Bölüm: Gerçeğin İki Yüzü.

*Güzel günlerin gelmeyeceği hepimiz de biliyoruz artık...*

Bazı anlar gelir, çok fazla mutlu olursun. Kalbin yerinden çıkacakmış gibi heyecanlanırsın. Elini, ayağını bir yer koyamazsın, içinde kelebekler uçar. Dolup taşarsın. Ama bazı anlar vardır ki sevdiklerinizi korumak için kendi mutluluğunuzdan vazgeçersiniz. Ben vazgeçmek zorundayım. Sevdiklerimi korumak için, onlara bir şeyler olmaması için kendi mutluluğumdan vazgeçtim.

Emir yüzüme bir umutla bakarken ne diyeceğimi bilemiyordum. Farkındaydım beni sevdiğini. İçimde ki kelebekler yerinde duramazken, teklifini kabul etmek isterken mantığım buna hayır diyordu. Beynim ile kalbim arasında arafta kalmıştım.

''Açelya biliyorum biraz acele oldu. Evet, farkındayım. Ama ilk defa böyle şeyler hissediyorum. İnan ki. Bugün  sana bir şey olacak diye çok korktum. Seni kaybetme korkusu beni benden aldı. Biliyorum birbirimizi tam anlamıyla tanımıyor olabiliriz. Hatta hiç tanımıyor olabiliriz. Ama her şey bizim elimizde.'' dedi gözlerimin içine bakarak. Gözlerinde yaşadığı o korku duygusu bir anlığına da olsa gözlerine gelip gitmişti. Sanki o sahneyi tekrar yaşamış gibi baktı gözlerime. "Seni gördüğümde o gözlerindeki tanıdıklık hissi, yaralarımızın aynı olması beni hep sana çekti. Kaçmaya çalıştım ama gördüğün gibi gidemiyorum. Hep sana çıkıyor yollarım."

Duygularını o kadar çok güzel tarif ediyordu ki onu kırmayı hiç istemiyordum. İçinde saklanmış küçük bir çocuk vardı. O çocuk çok masumdu, çok saftı. Hayatında bu duyguları hiç tatmamış küçük bir oğlan çocuğu vardı gözlerinde. Benim yanımdayken saflaşıyordu, çocuklaşıyordu, kendi gibi oluyordu. Sadece Emir oluyordu.

''Açelya bir şey söyleyecek misin?'' Emir'in yüzü yavaş yavaş asılmaya başlamıştı. Ben ise daha ne diyeceğimden emin olmayacak bir şekilde Emir'in yüzüne bakıyordum. 

Emir'in ışığı sönmüş mavi gözlerine baktım. Ufak bir dalgalanma oldu gözünde. Ufacık bir ışık kalmıştı az önceye göre. Bir elimi yanağının üzerine koydum. Yüzüme büyük bir gülümseme yerleştirdim. Yeni çıkmaya başlamış olan sakallarına sürttüm parmaklarımı. Birkaç gündür nedense bunu yapmak istiyordum.

''Bu ne anlama geliyor Açelya? Bir anda sevinip sonra yanlış anladığımı sandığım anda üzülmek istemiyorum.'' Yüzümde ki gülme daha da büyüdü ve bir kahkahaya döndü. Emir yüzüme halen garip garip bakıyordu. Gülmemi  sonlandırdığım da ciddileştim. Duruşumu dikleştirdim. Ses tonumu düzenledim ve konuşmaya başladım.

Geçmişin İzleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin