Çok gerginim!
Lia abla ve Hoseok hyung yeni evli bir çift olarak malum vakitler geçireceklerinden dolayı beni Hyemin'in evine postalamışlardı. Eve doğru yürürken aklımdan tonlarca düşünce geçiyordu.
Annesiyle daha önce tanışmıştım ve beni çok sevmiş gibi görünüyordu, ama babası...
Evlerinde kalmama izin vermesine bile çok şaşırmıştım. Sonuçta Güney Kore'de her baba kızının erkek arkadaşının kendi evlerinde kalmasına müsaade etmezdi.
Bana karşı nasıl bir tutum sergileyeceği konusunda oldukça gergindim ve muhtemelen sırf bu yüzden evdeyken Hyemin'in gözlerine bakmaya bile çekinecektim.
Kapının önüne vardığımda yutkunup terlemiş ellerimi pantolonuma sildim ve derin bir nefes alıp verdim.
Güçlü ol Jeon!
Zil düğmesine titreyen elimle bastıktan sonra bir heykel gibi dikildim.
Birkaç saniye sonra kapıyı Bayan Gyeon açtı ve kocaman gülümsedi.
"Ah, hoş geldin Jungkook! İçeri gel lütfen." dedi geriye çekilerek.
Onu başımla selamladıktan sonra içeriye girip ayakkabılarımı bana verdiği ev terlikleriyle değiştirdim. O sırada geniş koridorun bulunduğu odalardan birinden Hyemin çıktı. Üzerinde kısa siyah bir şort ve Uğur Böceği ile Kara Kedi baskılı kısa kollu bir tişört vardı. Kulaklarında büyük kulaklıklardan vardı ve telefona bakıyordu, muhtemelen geldiğimi duymamıştı.
Boğazıma kaçan tükürük yüzünden öksürmemek için kendimi zor tutarken Hyemin kulaklıklarını indirdi. "Anne, siyah sütyenimi gördün m-"
Başını buraya doğru çevirip şok içinde bana bakakaldığında ben de aynı yüz ifadesiyle ona bakıyordum.
"Seni şapşal kız!" annesi ayağından çıkardığı terliği ona doğru fırlattı. "Bugün erkek arkadaşının geleceğini bilmiyor muydun?! Git üzerine düzgün bir şeyler giy!"
Hyemin terlikten ani bir refleks ile kaçındıktan sonra yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bana doğru koşup sarıldı. "Sonunda geldin!"
Kaskatı kesilmiştim ve gözlerimin yuvarlarından çıkmasına ramak kalmıştı. Annesinin önünde nasıl bu kadar rahattı?!
"Gyeon Hyemin!" dedi annesi yüksek sesle.
"Tamam tamam." dedi Hyemin bıkkın bir yüz ifadesiyle geriye çekilerek. Ardından bana bakıp tekrar gülümsedi. "Sırt çantanı alayım."
Ben hâlâ heykel gibi dururken Hyemin sırt çantamı aldı ve odasına doğru ilerledi.
Bekle... Sırt çantamı kendi odasına mı götürüyordu?
Annesi bunu fark etmemiş olacak ki bana dönüp gülümsedi ve, "ellerini yıka da mutfağa gel Jungkook. Sen geleceksin diye bir sürü yemek yaptım."
"T-teşekkür ederim..." dedim başımı eğerek. Hâlâ az önce olan şeyin etkisinden çıkmaya çalışıyordum.
Ben lavaboya doğru ilerlerken, mutfağa giden Bayan Gyeon'un "Ne kadar şirin ve saygılı bir çocuk!" diye mırıldandığını duydum.
Yüzümde mutlu bir tebessüm oluşurken ellerimi yıkadım. Aynadaki yansımada kendimi incelediğim sırada bir anda Hyemin arkamdan çıkınca yüreğim ağzıma geldi.
"Ödümü kopardın!" dedim derin bir nefes vererek. Ellerimi kuruladığım sırada sırıtarak bana arkamdan sarıldı. Karnımda oluşan tatlı sancıyla beraber kalbimin göğüs kafesimi tekmeleyişini dibine kadar hissederken yutkundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• Animeboy Π Jeon Jungkook •
FanfictionPopüler bir instagram kullanıcısı olan Animeboy, gerçek hayatta sosyal fobisi olan, en ufak şeyden kaygılanan ve insanlarla rahatça iletişim kuramayan biridir. Platonik olarak aşık olduğu kızı instagram üzerinden takip etmesiyle işler karışmaya başl...