27 | Bad Pasts

10.2K 966 582
                                    

Balkonda oturmuş etrafa kaçamak bakışlar atarken bir an için ben de Jungkook'la aynı ruh haline bürünmüştüm. Boğazımı temizledim.

Bana içini açmasını istiyorsam, önce ben ona içimi açmalıydım. Böylece aramızda karşılıklı güven oluşacaktı. Zaten Jungkook gidip benim kötü geçmişimi başkalarına anlatacak birisi değildi, bu yüzden ona anlatmakta bir sakınca görmüyordum.

"Ben on beş yaşımdayken, beynimde tümör olduğunu öğrendim." dediğimde başını şaşkınlıkla bana doğru çevirdi. Ona bakıp rahatlatıcı bir gülümseme sundum. "Korkma, şu anda yok. Ameliyat olalı uzun zaman geçti. Fakat..." önüme dönüp iç geçirerek gözlerimi bahçeye diktim. "O zamanlar, yani tümörün var olduğu zamanlar hayatımın en zor dönemiydi."

Jungkook da gözlerini bahçeye çevirdi ama ilgiyle beni dinliyordu.

"Lisenin ilk yılı herkes için güzel olur genelde. Sonra işler değişmeye başlar. Benim için de aynı durum söz konusuydu... Tümör yüzünden bayılmalarım ve ataklarım başladığında, eş zamanlı olarak arkadaş çevrem de azalmaya başladı. Kardeş ve arkadaş gibi gördüğüm insanlar birer birer benden uzaklaşmaya, benim yerime başkalarını tercih etmeye başladı. Ryuhan'ı hatırlıyor musun?"

Başını salladı. "Onuncu sınıftayken çıktığınızda seni aldatmıştı." dedi üzgün bir ifadeyle.

Ben de başımı salladım. "Tüm bunlar olurken ben de doğal olarak tümörü suçlu buldum. Hem hayatımı zorlaştırıyordu hem de insanları uzaklaştırıyordu. Eğer o olmasaydı belki insanlarla olan ilişkilerim böyle kötü şekilde sonlanmayacaktı. Belki depresyona girmeyecektim ve sosyal fobisi olan birine dönüşmeyecektim."

Şaşkınca bana baktı. "Onuncu sınıfın ikinci dönemi seni çok az görmemin sebebi bu muydu?"

Başımı salladım. "Büyük bir depresyona girmiştim ve ders kaldıracak kafam yoktu. Psikoloğa gidiyordum, terapiler görüyordum... Sonra bir anda kendimi her şeyden çekmeye başladım. Tüm insanlardan. Ailemle bile oturup iki laf edemez hâle geldim. Sanki eğer konuşmaya devam edersem onlar da beni bırakıp gidecekti. Hep böyle düşündüm. Ama zaman geçtikçe bir şey fark ettim."

Jungkook'a baktım. Gözleri merakla beni süzüyordu.

"Aslında tümör, benim için bir lanet değil, aksine ödüldü. Onun sayesinde kimlerin kötü günümde yanımda olacağını ve kimlerin olmayacağını anlamış oldum. Suçlanacak şey tümör değil, insanlar ve onların bencilliğiydi. Eğer yanımda olsalardı, bana gerçekten değer vermiş olsalardı bu süreci çok daha kısa sürede ve kolayca atlatabilirdim ama öyle olmadı. Neyse... Onuncu sınıfın yaz ayında ameliyat oldum ve on birinci sınıfın ikinci dönemine kadar bir toparlanma sürecine girdim. Başardım da. Kanghee gibi beni hiç bırakmayan birkaç arkadaşım ve ailemin desteği sayesinde tekrar kendimi buldum."

Jungkook elleriyle oynamaya başlarken gözlerini oraya dikti. "Üzgünüm... O zamanlar... Yanında olamadığım için."

Ona baktım. Sanki dokunsam ağlayacaktı. Elimi uzatıp elini tuttum ve sıktım. Gözlerini kırpıştırarak bana baktı.

"Yanımdaydın zaten. Uzaktan da olsa. Bana yapmış olduğun iyilikler birer birer geliyor aklıma. Ahmak zorbalar beni spor salonuna kilitledikleri zaman kapıyı açıp kaçan sendin. Proje ödevim kabul edilsin diye coğrafya öğretmenine dil döken sendin. Yanlışlıkla en sevdiğim pirinç kekini yere düşürdüğümde, yenisini alıp sıramın altına koyan sendin. Belki yanıma gelemedin, benimle konuşamadın, bana sarılamadın. Ama yine de yanımdaydın." burukça gülümsedim. "O zamanlar bir koruyucu meleğim var ve az da olsa mutlu olmam için çabalıyor diye düşünmüştüm."

Dudaklarını birbirine bastırarak yere baktı. Gözleri dolmuştu. Neden içimden ona sımsıkı sarılma ve onu öpme isteği geçiyordu?!

"Ee, ben anlattım. Sıra sende. Dökül bakalım."

Ellerimize bakarken, elimi iki elinin arasına alıp baş parmağıyla tenimi okşadışında kalp ritmim ister istemez bozuldu yineden.

"Benimki daha çok aileden kaynaklı bir sorundu." dedi derin bir nefes vererek. "Ben asıl ailemi küçükken kaybettim. Altı yaşında falandım. Trafik kazası geçirmişiz. Annem kendini bana siper ettiği için bir tek ben kurtulabilmişim.

Annem ve babam kaçarak ve isim değiştirerek evlenmiş oldukları için çevrede hiçbir akrabamız da yoktu. Sonra... Kaldığım yetimhanede çok zorbalığa uğradım. Diğer çocuklar tarafından hep dışlanıyordum. Çünkü sürekli üzgündüm ve ağlıyordum. Sekiz yaşıma geldiğimde bir aile beni evlat edindi. Başta her şey harika görünüyordu. Kadın ve adam çok kibar, sevecen ve iyi kalpli görünüyorlardı. Ama yetimhane görevlileri onları kontrol etmeye gelmedikleri zaman her şey değişiyordu. Bana bedenimin ve psikolojimin kaldıramayacağı işler yaptırttılar. Bildiğin köle gibi çalıltırttılar. Beceremediğim için beni sürekli aşağıladılar ve işe yaramaz olduğumu söylediler. Her gün, her gece... Beni sokakta para dinlenmeye zorladılar. Geceleri kaçmaya çalışırım diye boynuma zincir bile vurdular.

Korktuğum için kimseye tek kelime edemedim. Adam eğer birine bir şey söylersem beni öldüreceğini söylüyordu. Hatta beni başka birilerine satmaya dahi çalıştılar ama sonra vazgeçtiler. Çok zor iki yıl geçirdim. Hatırlamak bile boğazımı düğümlendiriyor.

Sonrasında öz teyzem beni buldu. Annemi uzun zamandır arıyormuş ve öldüğünü ama çocuğunun hayatta kaldığını öğrendikten sonra beni de her yerde aramış. Sonunda bulduğu zaman o kadınla adamın bana yaptıklarını öğrendi ve sinirden çılgına döndü. Onları mahkemeye verdi. Beni de kendi himayesine aldı. Uzun süre boyunca insanlardan korkarak ve her hareketimden çekinerek yaşamaya devam ettim. Üç yıl okula gitmeden evde eğitim gördüm. Lise çağına geldiğimde biraz toplarlanmıştım. Teyzem bu konuda endişeli olsa da Lia ablayla birlikte ayrı eve çıktık. Gerisini biliyorsun zaten."

Gözlerim dolmuştu. O kadın ve adam temiz ve masum bir çocuğa nasıl böyle iğrenç şeyler yapabilirdi? İnsanlıkları nerede kalmıştı?

İç çekerek ona sıkıca sarıldım. "Jungkook, çok üzgünüm... Seninkinin yanında benimki dert bile değilmiş." gözyaşım yanağımdan süzülüp omzuna damladı.

"Öyle söyleme." dedi titrek sesiyle. "Herkesin derdi kendine büyüktür."

Ellerini çekingen bir tavırla sırtıma koydu. Burnunun saçlarıma değdiğini ve kokladığını hissettiğimde kalp çarpıntım tekrar baş göstermişti. Onun hızla çarpan kalbini de hissedebiliyordum.

Yavaşça geriye çekilip yüzüne baktım. Onun da gözünden birkaç yaş süzülmüştü. Elimi yanağına getirip gözyaşını sildiğimde ıslak kirpikleri titredi.

Hafifçe gülümseyip elini sıktım. "Merak etme. Sen de bunu aşacaksın. Ne kadar zor olursa olsun. Ben yanında olacağım."

Gülümsedi ve iç çekip başını yere eğdi. İkimiz de duygusal pandalar gibiydik.

***

Ühüüü

Ve

Uwuu

Uwuu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
• Animeboy Π Jeon Jungkook •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin