Silah sesinin duyulması ile ateşin nereye açıldığına baktım. Daha gerçeklik gözlüğünü takamamıştım. Sanırım bu görev iptal.
Genel başkan vurulmuştu. Herkes bir şeylerin ardına saklanmıştı.
"Baba yanına iki adam al ve genel patronu soldaki villaya götürün! Tuğalp sende onlarla git ve genel başkanın durumuna bak. İlk katta koridorun sonundaki odada yeterli silahı bulursunuz!" diye bağırdım.
Babam dediğimi yaparken diğer beş kişiye döndüm ve "Sizde sağdaki villaya gidin. İkinci katta sağdan üçüncü odada dolapta silah var. Alabilirsiniz. Hızlı olun!" diye bağırdım.
"Genel başkanın vurulma yerine göre ateş saat dört yönünden yapılmış olmalı. Yine de tedbiri elden bırakmayalım. Etrafımız sarılmış olabilir. Patron sen Yaman ve Betül'ü yanına al ve çevreyi kolaçan et." dedim.
"Sen bana emir veremezsin. Şuan senin üstün benim." dedi.
Onu takmadan "Betül ve Yaman o zaman ikiniz kolaçan edin. Villaların duvarlarını sırtınızı alarak gezerseniz daha kolay olabilir. Çok dikkatli olun." dedim.
Onlar giderken "Mustafa ve Büşra siz sol taraf ile ilgilenin. Sol taraf giriş olduğundan gelen çok olabilir. Mehlika'nın sen de sağ taraf. Sağ taraftan gelme olasılıkları düşük. Şuan bize arkadan saldıramazlar. Villadakiler ve Yamanlar var. Dengiz sen de benimle saat on bir ve saat iki yönü arasındakiler al. Kaç adam olduğunu saymaya çalışın. Rakiplerimizin kaç kişi olduğunu bilmek işimize yarar." dedim.
"Lanet olsun. Söyle ben ne yapayım?" diye sordu patron.
"Kaç kişi olduklarını kestirmek zor. Ne olur ne olmaz diye destek iste. Ondan sonra da villaya gidip silah getir. Şuan yanımızdakiler bir yere kadar idare eder. İlk baştan yedek silahları yanımıza almak işimizi görür." dedim.
"Tamam." dedi patron ve telefon görüşmesi yapmaya başladı.
Arkasına geçtiğim parkurdaki engellerin ardından hafif başımı çıkardım ve gördüğüm bir adamı indirdim. Bir yandan da kaç adam olduğunu saymaya çalışıyordum.
"Sağ tarafta on kişi rahat var." dedi Mehlika.
"Sol tarafta şuan saydığım yirmi iki kişi." dedi Mustafa.
"Saat on iki ve saat iki arasında saydığım kadar on yedi." dedi Dengiz.
"Saat on bir yönünde de on dört adam." dedim.
Telefonumun çalması ile arayana baktım. Betül'dü. Hemen açtım.
"Arka tarafta rahat yirmi beş kişi var. İkimizin önümüze siper edebileceğimiz bir yer yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rekabetin İçinde
ChickLitBir rekabetin içindeydik. Sadece bir tarafın fedakarlıklar yaparak kazanabileceği bir rekabet...