33. Bölüm: Çok geç
Koridorda yürürken beynimin deli gibi çalıştığını hissediyordum. Ne yapacağım? Ne yapmalıyım? Artık bir şeyler hatırlıyordum...
''Herkesi kurtarmak için, birkaç kişiyi öldüreceğiz..''
Gözümden akan yaşı sildim.
''Söz ver, hatırladığında o zamanki değil, hatırladığın anılardaki hislerini dinleyeceksin..''
Aynaya baktığımı hatırlıyorum. O zaman bir çıkmaza gireceğiz demiştim aynadaki yansımama.. Şuan o ana gidebilseydim ve kendimle konuşabilseydim, evet derdim. Evet, bir çıkmaza girdik..
Koridordaki kameraya baktım. Orada mısınız diye bağırmak istiyordum. Oradaysanız lütfen yardım edin..
Planın öylece işlemesine izin mi verecektim.. Yoksa bizzat başrolü olduğum planı kendi ellerimle mahvedecek miydim?
Merdivenlerden inerken nefes almak için duraksadım. Yapamazdım, öylece ölmelerine izin veremezdim. Daha fazla arkadaşımın gözlerimin önünde ölmesine izin veremezdim. Beynimdeki kaos durdurulamaz bir boyuta geçmişti.
Tuvaletlere gidip son kalan aynada kendime baktım. Yaşadığım şeyler yüzümden okunacak dereceydi, öyle bir yorgunluk, öyle bir bilinmezlik.. Şuracıkta kendimi öldürsem yeriydi, oysa o kadar bile güçlü değildim.
Yüzüme su çarpıp ellerimi lavabonun kenarlarına dayadım. Kırık elimin ağrısı arada bir baş gösteriyor, sonra geçip gidiyordu. Sargıyı biraz daha sıktım. Tüm geçmişi düşününce , kendimden nefret etmeye başlamıştım. Daha kim bilir hatırlamadığım kaç ay vardı? Kaç olay benim suçumdu? Kaç kişinin ölümünden sorumluydum....
Çipi çıkarmam merkeze ilk ihanetimdi, şimdi ise ikinci ihanetimi gerçekleştirecektim. James'in sinirli sesi beynimde yankılanıyordu.. Kendine değil, anılarına güven diye bağırdığını duyar gibiydim. Nasıl bunu yapabilmiştik? Olacak her şeyi adımız gibi bilirken, tüm bunlara nasıl kayıtsız kalabilmiştik?
Şuan onlar ne hissediyorlardı? Çip patladığında, tehlikeyi farkına varmışlar mıydı? Kafalarına özenle yerleştirilmiş minik aygıtların, yanlış bir şey yaptıkları anda patlayıp tüm beynini imha edebileceğini görünce ne hissetmişlerdi? Şuan onlara öyle ihtiyacım vardı ki.. Onları ne kadar özlediğimi fark etmiştim. Josephine burada olsa panik eşliğinde koşturur çözüm üretmeye çalışır, James sinir bozucu gerçekleri ortaya çıkarır, Kira ise hemen bilgisayarından çözümler üretirdi...
Beni görebildiklerini biliyordum. Eğer çip hala yerinde olsaydı belki de bana bir şekilde mesaj yollayabilirlerdi.. Bir saniye. Ayaklarım geri geri giderken koşarak merdivenlere gittim. Bir kere Kira videoyu televizyona yükleyebildiyse, tekrar yapamaz mıydı? O sefer , günlerce uğraştığını biliyordum.. Küçücük bir umutla koridorun sonuna gittim ve kimsenin görmediğinden emin olup taş odaya girdim.
Bu kadar karanlık ve küf kokusu anında gerilmeme sebep olmuştu. Gözümün karanlığa alışmasını beklediğimde en sonunda odanın ortasındaki televizyonu görebiliyordum. Hızlıca yanına gittim. ''Lütfen, buna çok ihtiyacım var.'' Açma tuşuna bastığımda karşımda James'in ağzını görmemle kahkaha attım. Ağlamaya başladığımda resmen televizyona sarılmıştım.
Gözümü silip geri çekildim ve başlat tuşuna bastım. Kamera James'ten uzaklaşırken açıya Josephine ve Kira'da girmişti. Hepsi ne kadar zayıflamış ve yorgun gözüküyorlardı. ''Hey, Hannah. Umarım buraya gelmeyi akıl edebilirsin..'' James'in sesi geldiğinde gülümsedim.
Josephine gergince kamerayı masaya sabitlemişti. ''Canım, seni o kadar özledik ki... Seni öyle görmek..'' Gözünden akan yaşı sildiğinde ben hıçkırıklara boğulmuştum bile.. ''Onların seni öldürmeye çalıştığına inanamıyorum.. Bunu kim yaptı bilmiyoruz. Bulmaya çalışıyoruz.'' Kira kafasını sallayıp konuşmaya başlamıştı. ''Mendoza'nın yapmadığına eminiz. Olay olduktan sonra burada kasırgalar esti. Rastgele birilerini öldürdü. Bunu görmek istemezdin..'' Kafamı salladım. Psikopat , ruh hastası...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ (Tamamlandı)
Mystery / Thriller"Her şey sadece senin içindi. Seni üzmek için , senin canını acıtmak için. Seni görevine hazırlamak için. Senin bir ruhun vardı Hannah, ve biz onu almalıydık."