Bölüm 34: Kırılgan

11 1 0
                                    

(Einaudi- Experience)

34. Bölüm: Kırılgan

Becky'nin ağzından..

Derin bir nefes aldım. Elimdeki lacivert , kadife paten kıyafeti yere düşerken kapıya doğru çökmüştüm. Beck, Beck, Beck..? Neden bu kadar kırılganız?

Gözyaşları bilinçsizce yanağımdan süzülürken kafamı duvarlara vurmak istiyordum..  Anılar bir bir zihnime doluşuyordu.. İlk paten sürüşüm, buda kayarken ki titremelerim, ilk düşüşüm, ilk kalkışım.. Annemin turnuvasına ilk gidişimde ne kadar da hayran kalmıştım. O kayarken, atlarken, havada dönerken her bir hareketine bayılmıştım. O gün benim de onun gibi olacağıma dair söz vermiştim.. Bu kadar hayran kaldığım bir şeyin, onun sonunu getireceğini nereden bilebilirdim?

Kulisteki dolu kıyafetlerin arasında otururken annemin çoktan bu dünyadan gitmiş olması beni sevindiriyordu. Böyle bir durumda olmam onu çok üzerdi, en azından bu günleri görmemişti. 

Bunun mantıklı olup olmadığını hiç düşünmeden üzerimdeki kıyafetleri çıkardım. Son bir kez o elbiselerden giymek istiyordum.. Koyu lacivert, yaldızlı elbiseyi giyerken, bana küçük geleceğinden korkmuştum ama güzel olmuştu. Bel kıvrımlarında kemer gibi boşluklar vardı, yaldızlı tülle kapatılmışlardı.. Boy aynasından kendime bakarken kaymayı ne kadar özlediğimi fark ettim. 

O kadar kişinin içinde gözlerimi kapatıp yalnız kalmayı, buzun soğukluğu tenime işlerken özgürce bıçaklar üzerinde dans etmeyi... Ayaklarım benden habersiz hareketlenirken onlara ayak uydurmuştum. Küçük , loş odada patenler üzerinde olduğumu hayal ediyordum. 

Ben öylece dans ederken kapının açıldığını bile fark etmemiştim. ''Çok güzel dans ediyorsun.'' Arkama döndüğümde nefes almaya çalışıyordum. Isac kapıda durmuş, buruk bir şekilde gülümsüyordu. ''Teşekkürler.'' 

''Konuşmak ister misin? Ya da gidebilirim, rahatsız olacaksan?'' Kafamı salladım. ''Hayır, gelebilirsin.'' İçeri geçerken kumral uzun saçlarımı ensemde toplamıştım. Kapıyı kapattığımda boş kilimin üzerine oturmuştu. Gidip karşısına oturdum. ''Demek buz pateni elbisesi?'' Alnımdaki teri silip gülümsedim. Sonunda nefes düzenim normale dönmüştü. ''Evet, özlemişim.'' O da kafasını sallamıştı. ''Hannah ve Jenny'yi göremedim. Siz iyi misiniz?'' Hannah aklıma geldiği anda tırnaklarımı avucuma batırmıştım. Hain.. ''Evet, kavga ettik.'' 

''Bu aralar pek de küsmenin sırası değil sanki, neden küstünüz ki?'' Sinirle cevap vermiştim. ''Bizim bir suçumuz yoktu. Ne için olduğunu bilmiyorsun.'' Yüzümü eğdiğimde kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.  Tepemizdeki sarı ışık yanıp yanıp sönmeye başlamıştı. Elbisenin tülleriyle oynarken o da duvara yaslanmıştı. ''Kaymayı seviyor musun?'' Konuyu değiştirmesine kaşlarımı çatıp kafamı salladım. ''Tabi ki, çok seviyorum.''

''Neden bıraktın ki o zaman?'' Yüzüne baktığımda merakla bana bakıyordu. Arkama yaslanıp derin bir nefes aldım. ''Biraz özel bir mesele.'' Burnundan güldüğünde çatık kaşlarımla ona döndüm. ''Birkaç güne öleceğimizi düşünürsek özel şeylerin pek de bir anlamı kalmadı.'' Yere bakıp kafamı salladım. Onlar sadece psikopatlar tarafından öldürüleceğimizi düşünüyordu. Oysa insanlığı kontrol etmeye çalışanların gözündeki basit deneklerdik sadece. Bizim için önemli olan hayatlarımız, onların tek kalemde silebileceği, sonra da buna iyilik diyeceği bir şeydi. 

''Ailemizdeki asıl patenci annemdi.'' Anlatacağım için heyecanlanmış bir şekilde bana bakarken, yaldızlı tüllerim gözüme o kadar da tatlı gelmemeye başlamışlardı. ''Çocukluğunda başlamış, o gerçekten inanılmaz kayıyordu. Görmen lazım, havada süzülürken insan ona hayran olmaktan kendini alamıyordu. Sadece onu izlemek istiyordun, başka hiç bir yere odaklanamazdın. O, sadece harikaydı.'' Bana gülümserken bu kadar heyecanlı anlatmama gülümsedim. Annemden bahsederken gözlerim parıldıyordu. Utanarak kafamı salladım. ''Buz patenini çok sevmiştim, ama açıkçası çok korkuyordum. Annemin çok düşüşüne, canının yanışına şahit olmuştum.''

KAÇIŞ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin