Dışarısı
Korkmak, benim için çok dereceli bir kavramdı. Otelde ilk uyandığımız gün hayatımın en korkunç günü olduğunu düşünmüştüm. Sonra Kevin öldü. İlk gün olan korkumun binlerce kat ötesinde olduğunu fark etmiştim. Sonra gün geçtikçe daha da korkmaya başladım. Ölüm korkusu, arkadaşlarını kaybetme korkusu, geri dönemeyecek olma korkusu. Her geçen gün bir önceki günden daha korkunçtu. İki arkadaşımızı daha kaybettiğimizde içimde bir şeylerin asla düzelmeyeceğini biliyordum. Hissettiğim en büyük korkunun bu olduğunu düşünmüştüm. Asla eskisi gibi olamayacağının korkusu.. Ve sonra bir odayı açtım, kendimi gördüm.. Ve bir kapıyı açtım. O gece hayatımın en korkunç gecesiydi işte. Ama sonra fark ettim ki en korkunç diye bir şey yoktu. Her korku diğer korkudan daha da beterdi. Her yaşadığın korku daha korkunçtu.
''Dışarıdayız..''
Dışarıdayız..
Gözlerimi kapatıp alabildiğim tüm havayı içime çektim. Temiz havada olma hissini bu kadar özleyeceğimi asla tahmin etmezdim. Güneş ışığı kırılarak ağaçların arasından geçiyordu. Bir gölün hemen önündeydik ve suyun sesi o kadar huzurluydu ki. Kendimi 10 yıldır bir odaya hapsedilmişim de en sonunda dışarı çıkmışım gibi hissediyordum. ''Şimdi ne yapacağız?'' Thomas dışarıya çıkıp dereye girdiğinde gülmeye başlamıştık. Hepimiz göle girdiğimizde gerçekten mutluydum. Hepimiz birbirimize su atıp gölde eğleniyorduk. Kahkahalar havada uçuşurken kendimi serin suya bırakmıştım.
Artık düşünmek istemiyordum. Otelde olanlarla bir ilgim olduğu apaçık ortadaydı ama hiç bir şey bilmiyordum bile. Michael yalnız kaldığımızda beni mutlaka sorgulayacaktı ve o zamana kadar kafamı yormayacaktım. Aslında kapı açıldığında herkesin beni yargılayacağını düşünüp korkmuştum ama neredeyse kimsenin umurunda olmamıştı. Herkes dışarı çıkmaya o kadar takılmıştı ki bunun nasıl olduğunu önemsememişlerdi bile.
Sudan çıkıp kıyafetlerimi ve saçımı sıkıp suyu akıtmıştım. Güneş alan büyük bir kayalığa uzandığımda üzerimdekilerin çabucak kuruması gerekiyordu. Çünkü ıslak şeyleri gerçekten sevmiyordum.
Veronica gelip yanıma uzandığında hemen kurumaya başlamıştık. ''Bu kadar mutlu olmamız sence doğru mu?'' Gözlerimi kısarak başımı ona döndürdüğümde gözlerini kapatmış yatıyordu. Bende tekrar başımı çevirip gözlerimi kapadım çünkü güneş buraya çok vuruyordu. ''Bence fırsatımız varken kahkahalara boğulmalıyız. İki dakika sonra ne olacağı belli değil.'' Onaylayan mırıltısını duyduğumda neredeyse uykuya dalmak üzereydim. Güneş ve rüzgar o kadar mayıştırmıştı ki artık gölden gelen sesleri duymuyordum bile.
''Hannah, hadi kalk.'' Jenny'nin tatlı sesini duyduğumda gülümseyerek kalktım. Sanırım uyumuştum ve bu cidden çok dinlendiriciydi. ''Hey sen yandın mı?'' Kaşlarımı çatarak yüzümü ellediğimde sıcacıktım. ''bronzlaşmak için harika bir zaman.'' Herkesin benim gibi olduğunu görmemle beraber gülmeye başladım. Üstlerimiz kurumuştu ama güneşte biraz fazla kalmıştık. Herkesin yüzü yanmıştı ve kıpkırmızı yüzlerle eşyalarımızı topluyorduk. Yüzümü yıkadıktan sonra yemekleri alıp sepet gibi yaptığım tişörtüme doldurdum. Çok az erzağımız kalmıştı ve şimdi tekrar herkes su içip bir şeyler atıştırdığından iyice azalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ (Tamamlandı)
Misterio / Suspenso"Her şey sadece senin içindi. Seni üzmek için , senin canını acıtmak için. Seni görevine hazırlamak için. Senin bir ruhun vardı Hannah, ve biz onu almalıydık."