7✿ 'Ağustos tarihte bir zaman oldu'

605 65 5
                                    

"Bütün dünya senden nefret etse ve hepsi senin yalancı olduğuna inansa bile eğer senin vicdanın rahatsa başını dik tutmalısın."

Jisoo yatağında uzanmış kitap okuyordu. Bu cümle içinde bir şeylerin alevlenmesine sebeb olmuştu. Dün Taehyung'u gördükten sonra odasına girdi ve hiç çıkmadı. Şokun etkisi üzerinden kalkmamıştı. Ağlamak istiyordu.. yapamıyordu. İçine atıyordu. Jisoo bunun doğru olmadığını, içine atmanın daha büyük problemlere sebeb olacağını biliyordu. Ama bir psikolog olsa bile bu durumuna çare bulamıyordu. Taehyung'la ağustosta evlenmişlerdi. Hem de bu gün.. Ama artık ağustos tarihte bir zaman olmuştu.

Kapı çaldı. Jisoo gözlerini komidinin üzerinde olan, yarım saattir kapattığı kitaptan çekip kapıya dikti. Uykusu vardı, yorgundu. Tüm gün uyumuştu yine de uyumak istiyordu. Sanki uyumak onu bir şeylerden koruyordu. "Kim o?"

Kapının arkasındaki Rose, sonunda bir ses duyduğuna sevindi. "Benim Jisoo.. dün sabahtan beri hiç bir şey yemedin. Senin için yemek hazırladım. Hatta tepside buraya getirdim." Rose yumuşak ve şefkat dolu sesle bunu söylemişti. Jennie dün olanları Rose'ye de anlatmıştı.

Rose'le beraber bekleyen Jennie de bir cevap bekliyor, Jisoo'yu merak ediyordu. Bu gün Taehyung'la Jisoo'nun evlilik yıl dönümüydü. Tabi ortada bir evlilik olsaydı. Bunu ikili biliyor ve Jisoo'nun haline üzülüyordu. Üstelik Jennie dün zorla Taehyung'la Jisoo'yu görüştürmüştü, bunu hatırladıkça kendine kızıyordu. Belki Taehyung Jisoo'yu görünce her şey değişir sanmıştı. Ama abisi kıza odun gibi, bir yabancı gibi bakmıştı. Jisoo'nun o durumda çok üzüldüğünü şimdi anlıyordu Jennie.

Jisoo dudaklarını araladı, istemediğini söyleyecekti ama yapamadı. Çünkü Rose onun için emek verip yemek yapmış, hatta tepside buraya kadar getirmişti. Jisoo doğruldu. Yaklaşıp kapıyı açtı. Dünden beri içeri sadece oğlu girmişti. Elinde bir zarf getirmiş. Daha sonra annesinin uyuduğunu görüp Jinhee ile oynamaya geri dönmüştü. Hoş, annesi uyumuyordu sadece uyumuş numarası yapıyordu ve çok iyi başarıyordu.

Jisoo kapıyı açtıktan sonra ayaklarını sürükleyerek yatağa yaklaştı. Kendini yatağa attı.

Rose içeri girdi. Jennie ise girip girmemek arasında kalmıştı ama sonunda merakına yenik düşüp girdi.

Rose tepsiyi komidiye bıraktı. Jisoo'ya gözlerini dikti. "Senin için çorba yaptım, nasılsın?"

Jisoo gözlerini açıp Rose'ye dikti. "Teşekkürler, Ros." Yeniden gözlerini kapatmıştı.

Rose, Jennie'ye baktı. Jisoo'nun bu hali ikiliyi üzüyordu.

Jennie yatağa yaklaşıp Jisoo'nun yanına oturdu. "Jis, hadi kalk, tembel tavuk gibi anca uyuyorsun!" Jennie'nin sinirli çıkarmak istediği ses aksine kırık ve üzgün çıkmıştı.

Jisoo derin nefes aldı. Doğruldu. Oturdu ve bacaklarını bağdaş yaptı. Komidinin üzerinden tepsiyi alıp yemeğe başladı.

Jennie ve Rose yeniden birbirine baktı. Jennie yutkunmuştu. "Bak, Jis.. dün-"

"Leziz olmuş." Jisoo yemeye bakarak söylediği cümle Jennie'nin sözünün yarıda kalmadına neden olmuştu.

"Üzülme.." Rose yüzüne buruk bir tebessüm yerleştirdi.

"Üzülmüyorum." Jisoo gözlerini yemekten ayırıp ikiliye baktı. İkili şaşırmış halde ona bakıyordu. Derin nefes aldı. "Aslına bakarsanız galiba benim kalbim öldü.."

Rose de endişelenmiş Jennie'nin yanına yatağa oturdu. "Öyle deme.."

"Hiç bir şey hissetmiyorum. Ağlamak istiyorum, olmuyor. Gülmek istiyorum, olmuyor. Duygularım beni terketmiş gibi. Kalbime gelirsek orada büyük bir boşluk hissediyorum." Jisoo kaşlarını çatarak son cümleyi kurduktan sonra önüdeki duvara bakıp düşündü. "O kadar büyük ki Taehyung şimdi dönse o boşluğu dolduramaz.."

vsoo | Invitation (Davet)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin