Jisoo
"Sence de bu fazla değil mi?" Üzerimdeki beyaz gelinliği dikkatle inceledim.
"Hayır, tabii ki!" Taehyung, arkadan gelerek sırtımdan bana sarıldı. Ellerini önümde birleştirmişti.
Gözlerimizi önümüzde boy aynasına dikmiştik.
"Harika görünüyorsun." Taehyung ellerimi avuçlarına alıp sıkıca tuttu.
Gülümsemiştim. "Yine de fazla..."
Taehyung kollarını belimden çekip omuzlarıma ellerini bastırdı. Beni kendine doğru çevirdi. "Sen daha fazlasını haketiyorsun." Alınımdan öpmüştü.
"Çok şaşıracaklar." Gözlerimi kocaman açıp Taehyung'un yüzünde gezdirdim.
Omuz silkmişti. "Umurumda değil." Yeniden yanağıma öpücük kondurdu. "Jungkook'u bekleyecek değildim."
"Sadece bir hafta." Göz devirdim, ellerimle eteyimi kaldırdım ve kanepeye doğru yürüdüm, oturmuştum.
Gelip yanımda oturdu. "Yine de fazla." Elimi tutmuştu. "Bir hafta bekleyemezdim."
Kapı çaldı. Sonunda gitme zamanımız gelmişti. Heyecanlıydım. Taehyung'la kavuşmayı hayallerimde dahi kurmaya cesaret edemezken o şimdi buradaydı, önümdeydi. Yaklaşıp Taehyung'a sarıldım.
"Noldu?" Taehyung da kollarını belime dolamıştı.
Gözlerimi kapattım. Göğüsünün üzerindeki kafamı hafifçe kıpırdattım. "Sarılmak istedim."
Taehyung'un gülüşünü duyduğumda benim de dudaklarıma gülümseme yayılmıştı.
O sırada çocuklar koşarak odaya geçtiler. Seohyun, Taehyung'un damatığının küçük halini giyinmişti, Yeseul ise tatlı bir mavi elbise giyinmişti.
"Anne..." Seohyun yanıma geldi. "...çok güzel olmuşsun." Seohyun beni hayran bakışlarla izliyordu.
Gülümseyip, eğildim ve yanağına öpücük kondurdum.
Yeseul da elbisemi inceliyordu. "Masallardaki peri kızlarına benziyorsun." Aniden Yeseul'un mutluluk çığlığı odayı kapladı. Taehyung, Yeseul'u kucağına almış öpüyordu, Yeseul ise gıdıklandığını söyleyip gülüyordu.
Elimi Seohyun'un omuzuna bastırmıştı. Gülümseyerek onları izliyorduk. Bir kaç gün önce Seohyun ve Yeseul'la Taehyung buluştuğunda Tataa'nın Taehyung olduğunu öğrenmiştim. Bu durum beni rahatlatmıştı, çünkü Yeseul'un ciddi psikolojik sorunları olduğunu düşünmeye başlamıştım, gözlerinin önüne, olmayan kişiler göründüğünü sanmıştım. Neyse ki öyle değilmiş.
Bir kaç dakika sonra kendimi Taehyung'la beraber bir masada otururken buldum. İmzalar çekiliyordu.
Gerginliğimi yatırmak için Taehyung elimden tuttu. Kulağma yaklaşmıştı. "Bebeğim, şimdiden böyle yaparsan geceyi nasıl geçireceğiz?"
Kaşlarımı çatarak kafamı ondan çekmiştim. Böylelikle artık gözlerine bakıyordum. Dudağında yarım bir sırıtma vardı ve gözlerini bana dikmişti, en baştan çıkarıcı bakışıyla bana bakıyordu... "Çok yarım ettin gerçekten." Kaşlarımı kaldırmıştım.
Sonunda imzalar da çekildikten sonra Taehyung'la resmi olarak evliydik. Bakışlarımı adama diktim ve gülümsedim. Yaklaşıp alınımdan öpmüştü. Çocuklara baktım. Yeseul gayet mutluydu, ama Seohyun... Kaşlarını çatmış Taehyung'a bakıyordu. Seohyun'un bu halini görünce yüzündeki gülümseme silindi. Gözlerimi Taehyung'a diktim. "Bir sorun var."
Taehyung beni izliyordu. "Ne sorunu?" Tek kaşını kaldırmıştı.
"Galiba Seohyun iyi değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vsoo | Invitation (Davet)
FanficJisoo kafasını geriye, koltuğa yasladı. Taehyung'ın onun ismini sırtına dövme yaptırdığı günü hatırlıyordu. Hatta o gün fazlasıyla şaşırmıştı. Bu şarkıyı sevdiğini ve beraber şarkıları olmasını istediğini söylediğinde Taehyung bunu kabul etmiş, erte...