"Yeseul, Taehyung'un kızı, biliyorum."
Jisoo az önce duyduğu cümleyi hazmetmeye çalışıyordu.
Bu kadar yıl herkesten sakladığı bu sırr ilk defa bu kadar kesin şekilde yüzüne çarpıyordu. Jisoo nefes alamayacağını sandı ama aldı. Yaşayamayacağını düşündü ama yaşadı. Dayanamayacağını düşündü ama dayandı. Bu kadar şey olurken yanında sadece oğlu ve kızı vardı.. bir de Suho. Onunla seneler sonra yardıma çok ihtiyacı olan bir zaman diliminde karşılaşmıştı. Suho'nun da yardıma ihtiyacı vardı, birbirlerine merhem olmaya çalışırken aslında kandırıyorlardı.
Jisoo ellerini Jennie'nin elinden çekti. "Bunu nereden çıkarıyorsun?"
Jennie geriye yaslanmıştı. "Test yaptığın gün ben de odanızı ziyaret ettim. Testi buldum ama abime vermedim. Çünkü eğer bunu yaparsam ya çocuğu reddedip başkasından olduğunu söylerdi.." Jisoo bu duyduğu cümle karşısında canının ne kadar çok yandığını hissetti. "..ya da senin elinden alırdı."
Jisoo kafasıyla onayladı. "Elimden alacağını düşündüğüm için söylemedim. Bu darbeyi de kaldıramazdım.. benim için çok zordu, çok.." Jisoo sonunda mutluymuş rolüne büründüğü kozasından ayrılmıştı. Gözlerinden yaşlar akarken Jennie eğilip ellerinden tutmuştu.
"Keşke sana yardım edebilecek kadar gücüm olsaydı." Jisoo'nun ellerine bakıyordu. "Ben çok güçsüzüm, sanırım. Ablam Yoona bile beni dinlemiyor. Hiçkimse dinlemiyor gerçi.." Jisoo gözlerini Jennie'ye dikti. Jennie ayağa kalktı ve Jisoo'nun yanına gelip, yanındaki sandalyeye oturmuştu. Sarılıyordu. İkisi de birbirine sarılıyordu. Bu Jisoo'nun geçmişi hatırlamasına neden olmuştu, hiç unutmadığı o geçmişi..
"Sana inanıyorum, Jisoo. Çünkü abime olan bakışlarını gördüm. Dahası.." Jennie kıkırdamıştı. "..Seohyun abime benziyor hem de çok."
Birbirlerinden ayrıldıklarında Jisoo da bu cümle karşısında tebessüm etmişti. Bu gece ikinci bir misafiri de beklediğini bilmeden..
Kapı yeniden çalmaya başladığında Jennie, Jisoo'ya baktı. "Birisini mi bekliyordun?"
Jisoo kafasını sağa sola salladı. Dışarıdan yükselmeye başlayan sesler ikiliyi iyice endişelendirmişti. "Çocuk uyuyor.. bunlar ne düşünüyor böyle." Jisoo sinirle ayağa kalktı, Jennie de peşine takılmıştı.
Kapıyı açtıklarında Jisoo ikinci bir şokla karşı karşıya kalmıştı. Rose, Jimin'le kavga ediyor ona dokunmamasını istiyordu. "Yaklaşma bana, Jimin. Sana inanamıyorum.. nasıl bana güvenmezsin."
Jimin ofluyordu. Rose'nin arkası Jisoo'ya dönüktü. "Bak, Rose, izin ver, anlatayım."
Rose kaşlarını kaldırmıştı. "Daha neyi anlatacaksın? Sırf Jisoo'nun kuzeni olduğum için bebeğime DNA testini nasıl yaptığınızı mı?! Ha, ya da testlerini!"
Jisoo duydukları karşısında düşecekmiş gibi hissetti, dengesini kaybediyordu, elini kapının kenarına koyarak oradan güç aldı.
"Ya da sırf ona avukatlık ettim diye ailenden duyduğum hakaretleri?! Özellikle de annen! Gidip küçük oğluyla ilgileneceğine durmadan bizim hayatımıza müdahele ediyor!" Jimin, Jisoo'yu görmüştü, o yüzden susmuş bir şey konuşmuyordu. Rose ise bakışlarını Jimin'in baktığı yöne çevirdiğinde şaşırmış halde kaşlarını yukarı kaldırdı. Şu an dediklerini Jisoo'nun duymamış olmasını diledi.
+++
Jimin gitmişti. Gece gece daha fazla olay yaşanmaması ve oğlu Jinhee daha da etkilenmesin diye gitmişti. Jinhee olanlara anlam verememiş ve annesinin yanında kalmak istediğini söylemişti, Jimin de itiraz etmemişti.
Jinhee'yi yukarı misafir odalarından birisinde uyuttuktan sonra -ki zaten fazla uykusu vardı, yatağa yattığı anda uyumuştu- ikili salonda oturuyordu.
Sessizlik vardı.Jennie mutfaktan çıkarak yanlarına geldi ve oturdu. "Jisoo.. ben bu kadar çabuk geleceğini bilmiyordum.. sabaha karşı gelirsin sandım, kusura bakma.." Rose'nin gözlerindeki utançı, Jisoo görüyordu.
"Jimin'in ailesi ne dedi?"
Rose bunu anlatmak istemese de anlatmadan kurtulamayacağının farkındaydı. "Jisoo, bunları konuşmayalım, lütfen.."
Jisoo kaşlarını çatmıştı. "Duymak istiyorum, Rose. Ne de olsa benimle ilgili."
Rose hayır anlamda kafasını sağa sola sallamış, kanepede doğrulmuştu. "Jimin'in annesi Jinhee'yi DNA testi yapmış, olay bu."
Jennie gözlerini kocaman açıp Rose'yi izlerken Jisoo ifadesizdi. Jisoo derin nefes aldı. "Kuzenim olduğun için senin de böyle bir şey yapacağını mı düşündüler?"
Rose kaşlarını çatmıştı. "Sen öyle bir şey yapmadın, Jisoo!"
Jisoo histerik bir gülümseme sunmuştu. "Hoş.. o kadar söylediler ki ben bile inanmaya başladım." Jennie, Jisoo'nun kolunu okşuyor, sakin olmasını istiyordu. "Sadece o da değil.. biliyorum. Sen benim avukatım olduktan sonra Jimin'le aranız eskisi gibi değil."
Jimin'in ailesi Korenin en güçlü avukatlarıydı, Jimin de öyle. Büyük şirket sahibiydiler. Rose ve Jimin, Taehyung ve Jisoo tanıştıktan sonra, onların sayesinde tanışmıştı. Rose de avukattı ve Jimin sayesinde daha da ünlü olmuştu.
"Jimin de Taehyung'un avukatı olmuştu. Ne yapmamı bekliyordu ki?! Kuzenimi o halde yalnız mı bırakacaktım! Sorun bu değil zaten.. sorun Jinhee'yi DNA testi yapmaları."
Bu sırada odaya Hyosun girmişti. "Kızım, sizin kocalarınız da ne meraklı DNA testlerine." Hyosun yaklaşıp yeğenine sarılmıştı.
Jisoo da kolunu Jennie'ye sarmıştı, Jennie Jisoo'ya bakıp gülümsedi. Rose derin nefes aldı.
"Ne düşünüyorsun, Rose?" Jennie'nin sorusu karşısında Rose biraz düşündü.
"Jinhee'nin Jimin'in oğlu olduğu defalarca kanıtlandığına göre ne de olsa başımızda Namjoon gibi bir pislik yok. Jimin peşimizi bırakmaz."
Jisoo artık yorulmuştu. Yavaşça ayağa kalktı. "Ben uyusam iyi olacak. Yorgunum. Malum uçak." Odadakiler onayladıktan sonra Jisoo salondan çıkmış, oğlunun odasına gitmişti.
Jennie kaşlarını çatarak odadakilere bakıyordu. "Bakın biriniz diyorsunuz ki kocalarınız DNA testi yaptırıyor, diğeriniz diyorsunuz Namjoon pisliği.. hatırlatmayın şu kıza bunları aa!"
Rose geriye yaslanmıştı. "Biz hatırlatmasak da eminim hep hatırlıyordur." Rose kaşlarını yavaşça çattı. "Çok acı çekti.. hem de gözlerimizin önünde sonra kendini saklamak için kaçtı ama daha çok yaktı canını."
Koridorda Rose ile Jennie yürüyordu. Odalarına gidecektiler. Jennie için misafir odası hazırlamıştılar, Rose ise oğlunun yanına gidiyordu. "Boşanacak mısın?"
Rose iç çekmişti. "Jimin'in ailesini biliyorsun.. boşansam beni, kendimi geçtim oğlumla beni görüştürmezler bile."
Jennie kaşlarını çatmıştı. "Emin misin?" diye fısıldadı.
Rose cevabını daha kendisi de bilmediğinden gözlerini Jennie'den çekti. "Bu güvensizlikler içinde yaşayabilecek miyim, bilmiyorum.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vsoo | Invitation (Davet)
Fiksi PenggemarJisoo kafasını geriye, koltuğa yasladı. Taehyung'ın onun ismini sırtına dövme yaptırdığı günü hatırlıyordu. Hatta o gün fazlasıyla şaşırmıştı. Bu şarkıyı sevdiğini ve beraber şarkıları olmasını istediğini söylediğinde Taehyung bunu kabul etmiş, erte...