22✿ 'Sen aradığında iptal ettiğim planlarımı"

542 48 27
                                    

Jisoo

Kurduğum plan üzerine Seok-Jin'in odasına masada gördüğüm fotoğrafı çekmek için gizlice girmiştim. Fotoğrafı çekmiş olsam da, yakalandım. Seok-Jin önümde vahşi bir aslan gibi durarken dualarım kabul edilmiş ve hemşire odaya girmişti.

Sonra olanlar daha garipti. Hemşirenin söyledikleri, üzerine Nayeon'un kapının arkasından bizi dinliyor oluşu..

"Doktor Kim Seok-Jin, aaa baba mı oluyorsunuz?" Nayeon'un sesi odayı boyadı.

Seok-Jin şaşkınlıktan hâlâ hemşireyi izliyordu. Sonra bir şey oldu, sanki biz odada değilmişiz gibi hızla odayı terketti.

Nayeon dedikodu öğrenmek için hemşireyi şantaj ederken ben odayı terketmiştim bile. Odadan çıkar çıkmaz, Taehyung'la karşılaşmayı, elbette, beklemiyordum, ama o şu an önümde duruyordu. Şaşırmıştı herhalde. Ne de olsa Seok-Jin hızla odadan çıkmış, ardından ise ben çıkmıştım.

Fazla üstelemedim, kendi odama doğru yürümeğe koyuldum. Taehyung'un sesi durmama neden olmuştu. Ve belki de bu gün sonuncu şoku bana o ses yaşattı. "Yeseul'un benim kızım olduğunu ne zaman söylemeyi düşünüyordun?"

Göğüs kafesime inen gerginlik nefes almamı zorlaştırdı. Duyduğum cümleyi hazmetmeye çalıştım, zaten ezbere bildiğim kelimeler beynimde tuhaf bir ağrıya neden olmuştu. "Şimdi bayılmanın sırası değil, kızım.." İç sesim bana yardım etmeye çalışıyordu. Yavaşça Taehyung'a doğru döndüm. İç çektim. "Odama geçelim." Onayını beklemeden yeniden yürümeye devam etmiştim.

Odama geçtiğimizde kendimi koltuğumda buldum. Taehyung önüme geçmiş, çalışma masasının yanındaki koltukta oturuyordu. "Seni dinliyorum?"

"Kızgın değilsin?"

"Kızgın olmam için bana bir açıklama yapman ve benim de sonra kızmam gerekiyor." Taehyung gözlerini yavaşça bana dikti.

Derin nefes almıştım. "Her şeyden önce özür dilerim."

Taehyung tökezlemiş olmalı ki gözlerinde anlamadığına dair bir duygu patlaması yaşanıyordu.

"Çok şey yaşadık, Taehyung. Elbette, bu olanlar seni kızından ayırmam için bir neden değil."

"Peki... o zaman neden ne?"

Gözlerimi ellerime indirdim. "Onca şey yaşadıktan sonra ya kızımı sana vermeliydim ya da benimle beraber kalmalıydı."

"Ben bir şey yaşamadım mı sanıyorsun?" Yutkunmuştu, konuşmakta zorlanıyor gibiydi.

"Böyle bir şey kastetmedim. Fakat bana inanmayan da sendin."

"Ben sana inandım, eğer inanmasaydım, o zaman on defa DNA testi yaptırmazdım!" Sesinde haklılığının verdiği cesaret vardı.

"Sonuç? Sonuç olarak bana inanmadın. Şu an kızını istiyorsun, o zaman da kızını isteyecektin ve benden alacaktın. Yanılıyor muyum?"

"Yanılıyorsun."

Taehyung'un kurduğu cümle duraksamama neden oldu.

"Yanılıyorsun, çünkü eğer o zaman senin hamile olduğunu bilseydim.." Gözlerinde parlayan ışık kaşlarımı çatmama neden oldu. "..o zaman Seohyun kendi oğlum olmasa da onu kabul ederdim. Sırf seni sevdiğim için sana bir şans daha verirdim, eğer bilseydim."

"Seohyun zaten senin oğlun, ama artık bunu söyleyerek ve ya inandırmaya çalışarak zaman kaybetmek istemiyorum. Ayrıca.." Gözlerimi Taehyung'un gözlerine dikmiştim. İç çekmemek için kendimi zor tuttum. "..o zaman fazla kırgındın, yaralı bir kaplan misali her yere saldırıyordun. Şu an kırgınlığın dinmiş olabilir, yaraların kabuk bağlamış da olabilir, ama o zaman bu anlayışı senden beklemezdim."

vsoo | Invitation (Davet)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin