10.bölüm

2.3K 103 6
                                    

Bu normaldi ,babasına bakarak, korkulacak bişeyin olmadığını , içinin rahat olmasını , allahın izni ile kurtulduğunu söyledim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu normaldi ,babasına bakarak, korkulacak bişeyin olmadığını , içinin rahat olmasını , allahın izni ile kurtulduğunu söyledim.

Çocuk kendine geldikten sonra , ona bir muska hazırlayıp boynuna astım.

Daha sonra da selametle evlerine gönderdim.

Onlar gittikten sonra , amra ve zülala seslendim.

Zülal gelmişti ama amra yoktu.

Amra nerede diye sorduğumda , 

Zülal bana ,

Efendim , amra , ammar cini öldürmek için onu alıp ormana götürdü dedi.

Niye böyle bişey yaptı , ben ammar cinine onu öldürmeyeceğim için söz verdim dediğimde , zülal bana , söz sizin sözünüz , zira onu siz öldürmediğiniz için siz sözünüzü tuttunuz , fakat ammar cini sözünü tutmayaktı , biz onu yakalamasaydık , o , çocuğun babasını öldürecekti.

Bizde onu alıp buradan uzaklaştırdık. Merak etmeyin , bu durum berzah yolculuğunuzu etkilemeyecek.

Siz görevinizi bizim şahitliğimiz ile başarılı

Bir şekilde yerine getirdiniz dedi.

Ben o an başımı öne eğdim.

Bilmediğiniz şeyler var , bu işte affan dede bana yardım etti , bana şah damarını işaret etti , onun sayesinde başarabildim dediğimde 

Zülal bana , hiç endişelenmeyin efendim.

Bu durumda berzah yolculuğunuzu etkilemeyecek.

Nasıl , ama ben yardım aldım dediğimde , 

Affan dedenin yardımı geçerlidir 

Bu vaka da biz sana yardım etseydik , o zaman bu sizin için olumsuz olurdu , ama biz yardım etmediğimiz için sorun yok , içiniz rahat olsun efendim dedikten sonra , ortalığı ani bir şekilde temizleyip , müsaadenizle ben gidiyorum.

Sizde biraz dinlenin , amra ve ben yarın tekrar geleceğiz diyip ortadan kayboldu.

Ben ise zülalın bu açıklamasından sonra rahat bir nefes almıştım.

Allaha şükredip kalktım yerimden.

Abdest alıp şükür namazı kılıp , odama çekilip dinlenmeye başladım.

Bu olayın üzerinden günler geçti .

Bu gece berzaha gidecektim.

Amra ve zülalı çağırmama rağmen davetime icabet etmediler.

Bugün tekbaşıma olmam gerekiyormuş.

Berzah yolculuğu için saatin gece yarısını geçmesi gerekiyordu.

Sabah ezanı okunana kadar da vaktim varmış.

O günü tarifsiz bir duygu ile akşamı zor ettim.

Saat gece 11.30 olmuştu bile.

İçimde ,Korku , panik , endişe ve başaramama duygusu vardı.

Böyle bir yolculuğa hazırmıyım onuda bilmiyordum açıkçası.

Önce banyoya gidip duş ve güzel abdesti aldım. Daha sonra da normal abdestimi alıp , odama geçtim.

Üzerime ihramlığımı giydim.

İhramlığın ne olduğunu bilmeyen arkadaşlar varsa kısaca açıklamak istiyorum.

Hacıların giydiği elbiseye ihram denir. 

(Aslında ihramlık denilmesi daha uygundur. 

Çünkü ihram sadece giyilen elbise değil, elbiseyi giydikten sonra, normalde serbest olan bazı davranışların hac veya umre sırasında yasak(haram) olması olayıdır.) 

İhram, genelde pamuklu kumaştan yapılmış, dikişsiz 2 parça örtüden oluşur.

Daha sonra ayağıma takunyalarımı giyip affan dedenin ve onun babasının mezarının bulunduğu barakaya geçip kapıyı iyi kilitledim.

2 mezar arasına seccademi serip , 2 rekat namaz kıldım.

Biraz dua ettikten , barakada duran ve affan dedenin bu senin ilk yolculuğun için çok gerekli olacak dediği bakır küreği alıp sonra oradan çıkıp mezarlığa doğru yürümeye başladım.

Yine günler önce amra ve zülalın bana gösterdiği mezarın başına gittim.

Bu mezar , cin musallatı yüzünden ölen bir adama aitti.

Yaklaşık 80 yıl önce gömülmüştü buraya.

Berzah yolculuğu için bu kişinin kefeninden bir parça almam gerekiyordu.

Elimde ki bakır kürekle mezarı açmaya başladım.

1 saat sonra mezarı açmıştım.

Cenazenin çürümüş kefeninden yaklaşık 30 cm kadar bir parça kopardım.

Daha sonra dualar eşliğinde mezarı geri kapatıp , daha önce berzah yolculuğuna çıkmak için gerekli olan , kendim için kazdığım mezarın içine girdim.

Elimde ki az önce mezardan aldığım kefen parçasını kalbimin üzerine koyup gerekli duaları etmeye başladım.

Dua ederken , korkudan ve heyecandan çenemin titremesine engel olamıyordum.

Dişlerim birbirine vuruyordu artık.

Yalnız ters giden birşey vardı , dualar ettiğim halde ve dakikalar geçmesine rağmen uykuya dalamıyordum.

Daha sonra toprağın içinden solucanların ve akreplerin çıktığını gördüm.

Çok korksamda bu durumun , beni vazgeçirmek isteyen kafir cinlerin oynadığı oyun olduğunu biliyordum.

Ben direndikçe daha çok çoğalmaya başladılar.

Kararlığımın neticesinde hepsi birden yok oldu.

Ama bu kez birileri beni taşlamaya başladı.

Küçük küçük taşlardı ama değdikçe canımı çok yakıyordu. Yine direndim , vazgeçmedim.

Birden bire üzerime karabulut gibi simsiyah varlıklar çöküp bana eziyet etmeye , vurmaya ve ihramlığımı yırtmaya çalıştılar.

HÜDDAM'IN HAYATI - SEYYİD ALİ - Korku Hikayeleri - Paranormal - KorkuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin