11.bölüm

2.4K 109 18
                                    


En sonda kalbimin üzerinde sıkı sıkı tuttuğum kefen parçasını bir çırpıda elimden alıp kaçacakları sırada sanki bembeyaz ve nur içinde bir varlık belirdi mezarın üzerinde.

Bir insan silüeti gibiydi ama kim olduğunu seçemiyordum, güneş gibi parlayan bu varlık , kefen parçasını çalıp giden varlığı toz duman edip yok etti.

Sonra da eğilip bana kefen parçasını verdiğinde gördüğüm manzara karşısında şok oldum.

Bu kişi affan dedenin babasıydı.

Affan dedenin ölmeden önce gösterdiği resimlerden tanımıştım onu.

Kefeni alıp kalbimin üzerine koydum.

Benimle hiç konuşmuyordu.

Daha sonra mezarın başında duran bakır küreği eline alıp üzerime toprak atmaya başladı.

Burun deliklerim dışında tüm bedenim toprağın altındaydı artık.

Gün iyice ağarmaya başlamış , sabah ezanıda okunmak üzereydi.

Eğer bugün bunu başaramazsam belkide bir daha berzaha hiç gidemeyecektim.

Dualar okuya okuya uyumaya çalıştım.

Çok geçmeden de uykuya daldım.

Berzah yolculuğum artık başlamıştı.

Kendimi simsiyah bir boşlukta süzülürken gördüm.

Çok ilerde yanan belli belirsiz bembeyaz ışığa doğru uçuyordum adeta.

Ama bu sırada önüme garip garip varlıklar çıkıp , uyan uyan diye vesvese veriyolardı.

Önüme engeller çıkarıp beni geri döndürmeye çalışıyorlardı.

Tüm engeli aştıktan sonra , önüne alev alev yanan bir yer çıktı.

Ateşe doğru ilerliyordum.

Kendimi kontrol edemiyordum , yanmak üzereydim , sıcaklığını hissedebiliyordum.

Tam korkup kendimi uyandıracakken bir el tuttu beni.

Bu el affan dedenin eliydi.

Yüzüme gülümseyip alevlere doğru derin derin üflemesiyle alevleri söndürüp kayboldu yanımdan.

Sonra o bembeyaz ışığın içine süzüldüm.

Işığın içinden geçer geçmez bambaşka bir yerin içine girmiştim.

Yemyeşil bir ormanlık alandı burası.

Envayi çeşitte kuşlar , kelebekler vardı.

Heryerde akarsu ve şelale vardı.

Çok ihtişamlı ve etkileyici bir yerdi burası.

Yavaş yavaş yürümeye devam ettiğimde , karşıma bir grup cinlerden kurulu askerler çıktı.

İçlerinden birisi yanıma gelip , hoş geldin seyyid ali.

Buyrun , bu taraftan gidiyoruz diyip bana yol gösterdi.

Sonra yemyeşil  açık bir alana geldiğimizde arkamızda ki cin ordusu etrafımı geniş bir çembere aldı.

Tam karşımdan da çemberi yarıp giren bir biri belirdi.

HÜDDAM'IN HAYATI - SEYYİD ALİ - Korku Hikayeleri - Paranormal - KorkuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin