Bende eve gidip , affan dedenin odasına girip amradan gelecek haberi beklemeye başladım.
Saatler geçti amra geri dönmemişti.
O gelene kadar odadan çıkmadım.
Gece saat 3 gibiydi.
Hala uyanıktım.
O sırada amra selam vererek odada belirdi.
Yüzü biraz asıktı.
Ne oldu amra , bişeyler öğrenebildin mi dediğim de , amra bana bakıp zülal dedi.
Amra zülalın ismini söylediğinde , sahi ya o nerde , bugün hiç ortalıkta yok , bir çok defa çağırmama rağmen gelmedi dediğümde ,amra üzgün bir ses tonu ile , efendim , zülal sizin onu çağırdığınız sıra , berzahtan dönüp yanınıza gelirken , ifrit ordusu onun tek olmasından yararlanıp , maalesef ele geçirip esir tutmuşlar.
Savaş günü bize takas teklif edecekler . Nikahına aldığınız kız ile zülalı takas etmezsek , savaşı başlatacaklar , eğer bu savaştan biz galip çıkarsak zülalı öldürecekler dedi.
Ben bunu duyunca üzüntüden olduğum yere çöktüm.
Bu savaşı kazanacağımızdan emindim , ifrit ordusuda kaybedeceklerinden emindi.
Bu yüzden zülalı kaçırmışlardı.
Peki neden savaş öncesi takas yapmıyorlar dediğimde , takas gerçekleştişten sonra savaşı sizin başlatacağınızı biliyorlar , nikahınıza aldığınız adem kızını , zülal kadar kolay öldüremeyeceklerini de biliyorlar.
Bu yüzden böyle bişey yapmışlar.
Efendim , ben ve zülal bu yolda canımızı seve seve veririz , lütfen geri adım atmayın dedi.
Ben ise tüm ordumuzu tepede ki ormana konuşlandır ,
Savaş günü kimseye acımayacağız , gerekirse hepimiz öleceğiz ama zülale ve adem kızına zarar gelmesini önleyeceğiz diyip onu berzaha yolladım.
Zaten gün iyice ağarmıştı.
Odadan çıkıp affan dedenin mezarının bulunduğu barakaya gidip savaş gününü beklemeye başladım.
Neredeyse gün boyu namaz kılıp dua ettim.
Savaş günü geldi çattı.
Barakadan ayrılıp tepede ki ormana gittim.
Bizim ordumuz hazır kıta arkamda bekliyordu.
Amra yanıma gelip , bana savaş kıyafetlerimi , giydirdi.
Artık vakit savaş vaktiydi.
Çok geçmeden , tam karşımızdan ağaçlar içinden toz bulutu göründü.
Üzerimize doğru gelen bu toz bulutu , deptem ve fırtına etkisi yaratıyordu.
5 metre kadar mesafemizde durulmuştu.
Toz bulutu dağıldığında , ifritlerin reisi en korkutucu görüntüsü ile karşımızda belirdi.
Arkasında ise binlerce ifrit ordusu vardı.
Ben dimdik bir duruşla ifritlerin reisine seslendim.
Sana son bir şans veriyorum , ölmemeniz için son bir şans.
Zülali bana teslim edip , ademkızındanda uzak durup savaştan geri çekilirseniz , burada kimse ölmeyecek , aksi takdir de sen dahil burada ki tüm askerlerin kılıcımın tadına bakacaktır.
Yüce alkah şahit olsun , kafirlere asla boyun eğmeyeceğiz dedim.
Bu sözümün üzerine ifrit reisi , savaşın meşalesini siz yaktınız.
Benim sağkolum olan ifritin çocuğunu öldüren ademkızını ,sırf ona zarar veremeyelim diye nikahına aldın dediğinde ,
Kes sesini kafir , size ademoğullarına musallat olarak evlenme haramkılındı.
Ademoğullarının evlerine kadar girip ,onları sürekli rahatsız ettiniz.
Yüce allah sizlere , çöplükleri ,hamamları, helaları layık gördü tamam ama size ademoğullarının evlerine giripte onlarla iç içe yaşayın , onları rahatsız edin demedi.
Siz varoluştan beri sürekli ademoğullarının yaşadığı yerlerde gezdiniz , sofralarına oturup , yataklarında uyudunuz. Eğer buralara giriyorsanız , tüm olacakları göze almışsınız anlamına gelir.
Sürekli intikam peşindesiniz , çıkın gidin ademoğullarının evinden , kalkın sofralarından.
Siz kendinizi üstün mü sanıyorsunuz , ne üstünlüğü bu kafir , adem oğlu bal kaymak yerken , siz onların helalarına girip adem oğullarının dışkısıyla besleniyorsunuz.
Bumu sizin üstünlüğünüz , siz yaratılmış zavallı varlıklarsınız dedim.
Bu sözüme çok sinirlenen ifritlerin reisi , ordularına bakıp saldırı emri verdi.
Bunun üzerine orduma dönüp , allahın adıyla saldırın , tek bir kafir bile sağ kalmayacak , ben ölsem bile bu savaşı asla bırakmayacaksınız diyip saldırı emri verdim.
İki grup acımasızca , bende dahil olmak üzere birbirinin üzereni koşuyordu.
Kılıçlar birbirine vurmaya başladı.
Saatlerce sürdü bu savaş , galip geliyor gibi görünsekte , kafir ordusunu bir türlü alt edemiyorduk.
Sayıca giderek azalmaya başladık ama yine de saldırıyorduk.
En sonunda üstünlüğümüz bariz bir şekilde belirgin olmaya başladı.
Savaşı kaybedeceğini anlayan ifritlerin reisi geri adım atıp kaçmaya çalışırken onu gördüm ve peşine düşüp , attığım kılıç darbesiyle onu yere düşürdüm.
Yemyeşil akıyordu kanı.
Kalk ayağa kafir , bak şuraya , nasılda geberiyor köpeklerin , sana son bir şans , anlaşmaya uyarsan canını bağışlıyacağım dedim.
İfrit reisi ayağa kalkıp yüzüme bakıp , herşeyden o kadar emin olma dedi.
En büyük kozumu daha oynamadım.
Şimdi asıl sen kaybettin , ademkızını kurtardın ama hizmetkarını kurtaramayacaksın diyip , getirin onu dedi.
Bunu derdemez iki tane dev gibi cin , zülali yanımıza getirdiler.
Zülal bana bakıp , efendim , çok özür dilerim , sizi güçsüz kıldım , çaresiz bıraktım , canım yolunuza fedadır , bu köpeğe boyun eğmeyin , öldürün onu diyip ağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜDDAM'IN HAYATI - SEYYİD ALİ - Korku Hikayeleri - Paranormal - Korku
FantasyBu kitap , paranormal alanda yazılan kitapların en iyileri arasında yer almaya adaydır. LÜTFEN OYLARINIZI EKSİK ETMEYİN. Hikayenin tüm hakları , YOUTUBE : SİMSİYAH KORKU HIKAYELERİ KANALINA AİTTİR VE TÜM BÖLÜMLER YOUTUBE KANALINDA SESLENDİRİLMİŞTİR...